Ona korkunç şeyler yapabilirler ve bu senin sonun olur. | Open Subtitles | يمكنهم أن يفعلوا بها أشياء رهيبة. و بهذا ستكون نهايتك. |
Mektupta korkunç şeyler yazıyordu ve ben öyle söylemek istememiştim. | Open Subtitles | لقد كان هنالك أشياء رهيبة في تلك الرسالة ولم أقصدهم |
Bana bir sürü soru sordular. Hakkında korkunç şeyler söylediler. | Open Subtitles | لقد سألوني اسئلة عديدة وقالوا أشياء رهيبة عنك |
Ufaklık onların merkezi sinir sistemini ele geçirir ve kendilerine çok kötü şeyler yaptırırlar. | Open Subtitles | حشرة صغيرة تسيطر على جهازهم العصبي تجعلهم يفعلون أشياء رهيبة بأنفسهم |
Belli ki çok kötü insanlar ve çok kötü şeyler yaptılar. | Open Subtitles | ،من الواضح أنهم أُناس سيئين و فعلوا أشياء رهيبة |
Yani, birçok farklı insana göre gerçekten korkunç şeylerdi. | Open Subtitles | أعني، أشياء رهيبة حقاً للكثير من الناس |
Eğer bulurlarsa, ona korkunç şeyler yapabilirler, o zaman senin için herşey biter. | Open Subtitles | اذا اكتشفوا.. يمكنهم أن يفعلوا بها أشياء رهيبة. و بهذا ستكون نهايتك. |
Hakkında korkunç şeyler söylediğin bu insan başına bela olmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | عليك أن تعتذر. بقول أشياء رهيبة مثل هذه عن شخص من الواضح أنه عاني الكثير من المتاعب من أجلك. |
Bunu aldığımdan beri başıma korkunç şeyler geldi. | Open Subtitles | لا ، منذ أحضرته أشياء رهيبة ، كانت تحدث لي : |
Ona asla geri alamayacağım korkunç şeyler söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت لها أشياء رهيبة لا يمكنني سحبها |
Bazıları korkunç şeyler yapmaya zorlanmış. | Open Subtitles | بعضهم أجبر على فعل أشياء رهيبة |
Böylece, yaratıkları izlerken çok korkunç şeyler öğrendiğini fark etmem uzun sürdü. | Open Subtitles | ... لذا استغرقت وقتاً طويلاً لأدرك أنه قد تعلم أشياء رهيبة من تلك المخلوقات |
Senin hakkında korkunç şeyler söylüyorlar. | Open Subtitles | انهم يقولون أشياء رهيبة عنك |
Çok korkunç şeyler. | Open Subtitles | أشياء رهيبة .. أشياء كريهة |
Korkunç, korkunç şeyler. | Open Subtitles | أشياء رهيبة جداً |
korkunç şeyler yaptım. | Open Subtitles | فعلت أشياء رهيبة. |
Kendi adıma çok kötü şeyler yapacaklar çünkü Kara Gök'ün onları yenilmez yapacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | وأنها سوف تفعل أشياء رهيبة في اسمي لأنهم يعتقدون أن السماء الأسود وجعلها لا يقهر. |
Sonra kötü şeyler oluyor. | Open Subtitles | إنه مخبول ... . . ثم تحدث أشياء . أشياء رهيبة |
Tatlı jezus. Savaş insanlara kötü şeyler yaptırıyor. | Open Subtitles | الحرب تفعل أشياء رهيبة بالرجال |
Yani, birçok farklı insana göre gerçekten korkunç şeylerdi. | Open Subtitles | أعني، أشياء رهيبة حقاً للكثير من الناس |