Bilgisayarında, yaptığı hacklerin işlediği cinayetlerin listesini bulduk. korkutucu şeyler. | Open Subtitles | وجدنا تاريخاً لعمليات قرصنته، تفاصيل عن جرائم القتل خاصته، أشياء مخيفة جدّاً. |
Ormanda yeterince korkutucu şeyler var zaten. | Open Subtitles | هناك أشياء مخيفة كافية في الغابةِ. |
Muhtemelen bir sürü korkunç şeyler görüyorsundur, değil mi? | Open Subtitles | من المحتمل أن تشاهد أشياء مخيفة في الخارج هناك .. اليس كذلك؟ |
Açlık insana korkunç şeyler yaptırır. | Open Subtitles | المجاعة تفعل أشياء مخيفة للرجال |
Onsuz da korkunç şeylerle karşılaştığımız oldu sonuçta. | Open Subtitles | الأمر ليس كما لو لم نواجه أشياء مخيفة بدونه |
Seni her gün korkunç şeylerle uğraşırken izledim; | Open Subtitles | رأيتكِ كل يوم تتعاملين مع أشياء مخيفة |
Kendi zamanımda yeterince ürkütücü şeyler gördüm ama bu düşünce beni en çok korkutan oldu. | Open Subtitles | رأيت في حياتي أشياء مخيفة كثيرة، لكنها الفكرة التي تخيفني أكثر. |
Bilgisayarları korkunç şeylere dönüştürdü. | Open Subtitles | إنهم جعلوا الحواسيب أشياء مخيفة. |
Kafamın içinde fısıldamalar, sesler, korkutucu şeyler var. | Open Subtitles | أصوات برأسي، تهمس بأشياء أشياء مخيفة |
Evet, orada korkutucu şeyler olabilir. | Open Subtitles | ونعم، قد تكون هناك أشياء مخيفة |
Oldukça korkutucu şeyler. | Open Subtitles | إنها أشياء مخيفة حقا |
Ben korkunç şeyler yaptım. | Open Subtitles | . عملتُ أشياء مخيفة |
Gerçekten korkunç şeylerle. | Open Subtitles | أشياء مخيفة فعلاً |
Hiç öylesine, açıklaması zor ürkütücü şeyler. | Open Subtitles | فقط أشياء مخيفة عمومـًا أشياء التي يصعب توضيحها، مثل |
Epeyi ürkütücü şeyler değil mi? | Open Subtitles | أشياء مخيفة لحد ما ؟ |
Bilgisayarları korkunç şeylere dönüştürdü. | Open Subtitles | إنهم جعلوا الحواسيب أشياء مخيفة. |