Değer verdiğin insanların başına Kötü şeyler geliyor. | Open Subtitles | أشياء مروعة تحدث للأشخاص الذين تهتمين بهم |
Sen böyle çekip gittiğinde her zaman başımıza kötü Kötü şeyler geliyor! | Open Subtitles | تحدث أشياء مروعة دائمًا عندما تخرج وأنت في حالة غضب هكذا |
Elbette hakkımda Kötü şeyler söyler. | Open Subtitles | بالطبع قالت أشياء مروعة عني |
Tanrı'm, korkunç şeyler yapmış. Öldürdüğü insanları doğrayıp küçük parçalara ayırmış. | Open Subtitles | يا إلهى , لقد فعل أشياء مروعة . لقد قتل الناس و قطعهم إلى قطع صغيرة |
Korkunç bir savaşta korkunç şeyler gördü, onu anlayabilecek sadece tek bir insan var: | Open Subtitles | رأى أشياء مروعة ، في حرب مروعة شخص واحد هنا |
korkunç şeyler, ona ne zaman bir hayalet belirir ve bir evde kalmak. | Open Subtitles | يظهر شبح عندما حدثت أشياء مروعة له، مثل منزلك السابق |
Kötü şeyler yaptılar. | Open Subtitles | فعلوا أشياء مروعة |
Kötü şeyler. | Open Subtitles | أشياء مروعة |
Kötü şeyler. | Open Subtitles | أشياء مروعة. |
Dondurucu soğukta hayatta kalmak için korkunç şeyler yapmışlar. | Open Subtitles | ثم إنخفضت الحرارة الى ما دون التجمد كان عليهم فعل أشياء مروعة للبقاء على قيد الحياة |
Şu anda konuşurken, şehirde korkunç şeyler olup bitiyor. | Open Subtitles | ونحن نتكلم، هناك أشياء مروعة يحدث في هذه المدينة. |
Ailenin başına korkunç şeyler geldi ve sen ağladın. | Open Subtitles | أشياء مروعة حدثت لعائلتكِ جعلتكِ تندبين |
Onlar için korkunç şeyler diledim Jo. | Open Subtitles | (لقد تمنيت لهم أشياء مروعة (جو |