"أصبحوا" - Translation from Arabic to Turkish

    • artık
        
    • başladılar
        
    • hale
        
    • kaldı
        
    • olan
        
    • oluyorlar
        
    • olmuşlardı
        
    • birer
        
    • olmuşlar
        
    • olduklarını
        
    • haline
        
    • oldular
        
    • hâline geldiler
        
    Hayatları boyunca yılanlardan korkmuş bu insanlar artık "Şu yılanın ne kadar güzel olduğuna bak." gibi şeyler söylüyorlardı. TED هؤلاء الأشخاص الذين صاحبهم طيلة حياتهم خوف من الأفاعي أصبحوا يقولون أمور مثل أنظر كم هي رائعة هذه الأفعى
    Engellerin üzerinden atlıyordum. O engeller artık benim için fazla yüksek. Open Subtitles كنت أجرى و أقفز على الحواجز لقد أصبحوا مرتفعين على الان
    Ülkenin korunması neyi gerektiriyorsa öyle hareket etmeye başladılar. Open Subtitles أصبحوا عُرضة لمـا هوَ ضروري لحماية البلاد
    Ortalık daha güvenli hale geldi, çünkü en saldırgan ve rahatsız edici mahkûmlar izole edilebilliyordu. TED أصبح المكان أكثر أمانًا لأن هؤلاء المساجين الأكثر عنفًا وشغبًا أصبحوا الآن معزولين.
    Çocukların adam başı beş kurşunu kaldı, Wellington. Ama dayanırlar. Open Subtitles الجنود أصبحوا أقل من خمسة الى واحد , ولينجتون , لكنهم سيصمدون
    Değişim sonucu bir şeyden mahrum olan çok sayıda mahrum insan var. Open Subtitles هناك الكثير من الناس المهضوم حقهم والذين أصبحوا ضمن خطة تطوير الحي
    Bazı acılara katlanmışlar ve küçülmüş hissediyorlar, daha sinirli, içerlemiş ve saldırgan oluyorlar. TED لقد تحملوا بعض الألم والحزن، أصبحوا أصغر. يصبحون أكثر غضبًا واستياءً وانتقاداً.
    artık o, Juan Antonio ve Maria Elena sevgili olmuşlardı. Open Subtitles الآن هي و خوان أنطونيو و ماري إيلينا أصبحوا عشاقاً
    Engellerin üzerinden atlıyordum. O engeller artık benim için fazla yüksek. Open Subtitles كنت أجرى و أقفز على الحواجز لقد أصبحوا مرتفعين على الان
    Ben de sevmiyorum ama artık bu işin bir parçası. Open Subtitles أنا أيضا لا أحبهم ولكنهم أصبحوا جُزء من العمل الأن.
    Bu tür faaliyetlerin bir önceki varlıklı fanatikleri artık sponsor olmak için eskisi kadar cömert değiller. TED المتعصبين الأثرياء الذين كانوا سابقاً يرعون هذا النوع من النشاط الآن أصبحوا أقل كرماً
    Çok geçmeden, toplamakla kalmayıp bulaşıkları da yıkamaya başladılar. Open Subtitles بعدها مباشرة.لم يعودوا فقط يجمعونها بل أصبحوا يمسحون و ينظفون و يغسلون الأطباق
    Platt susturulmalı... ve o gazeteciler, Clark Kent ve Lois Lane... artık sorun olmaya başladılar. Open Subtitles لابد من إسكات بلات. وتلك للصحفيين، كلارك كينت ولويس لين. أصبحوا أيضا مشكلة.
    Çalışanlar işyerinde daha çok eğlenmeye ve daha çok şakalaşmaya başladılar. Open Subtitles العاملون أصبحوا أكثر سعادة أثناء عملهم أصبحوا يمزحون كثيراً
    Siber aktivizm hakkında genelde bir şeyler duyuyoruz, insanların internet sayesinde nasıl daha aktif hale geldiklerini duyuyoruz. TED نحن نسمع دائماً بالناشطين على الإنترنت، كيف أن الناس أصبحوا أكثر نشاطاً بسبب الإنترنت.
    Yaklaşık 50,000 kişi evsiz kaldı. Evleri kalıcı olarak hasar gördü veya işgal edildi. Open Subtitles ما يُقدر بـ 20 ألف أصبحوا مُشرّدين، فقد تم إجتياح قراهم أو تدميرها بشكل دائم.
    Toplumda işlevi olan bir yer ediniyorlar. Bunun neresi ahlak dışı? ! Open Subtitles لقد أصبحوا عنصراً فعّال في المجمتع ما الغير أخلاقي في هذا الأمر؟
    Ama boşanan çiftlerin yüzde 73'ü bir yılın sonunda mutlu oluyorlar. Open Subtitles لكن 73 بالمائة من الأزواج الذين انفصلوا أصبحوا سعداء بعد سَنَةِ واحدة
    Her yerde kavga ve sarhoşluk vardı çünkü günahın tutsakları olmuşlardı. Open Subtitles تفشى فيهم الشغب و السُكر و أصبحوا خداما للخطيئه
    Hepsi birer zombi olunca artık insanları özler oldum. Open Subtitles والآن بعد أن أصبحوا زومبي اشتقت إلى الناس
    Dost olmuşlar, geri göndermiş. Open Subtitles ولكنّهم أصبحوا أصدقاء، فأعادهً باصِقاً عليّ بأموال الدِّماء
    Buraya nasıl geldiklerini, ...neyden yapıldıklarını ya da neden burada olduklarını bilmiyoruz. Open Subtitles نحن لا نَعرف كيف أصبحوا هنا مماذا يصنعون أو لماذا هم هنا
    RP: Toplum sağlığı çalışanları fark yaratabilecek insanlar haline geliyor. TED ر.ب: عمال الصحة المجتمعية أصبحوا أكثر الناس قدرة على التغيير.
    Pek çok katılımcı KİS'lerin bulunduğuna inanmakla kalmadı, hâlihazırda inandıkları fikirle ilgili de daha fazla güven sahibi oldular. TED رغم ذلك، لم يظل المشاركين على اعتقادهم بوجود أسلحة دمار شامل فحسب، بل أصبحوا مقتنعين أكثر بوجهة نظرهم الأصلية.
    Ve bunu sağlarken en eski trans destek gruplarından biri hâline geldiler. TED وبقيامهم بذلك، أصبحوا إحدى أقدم المجموعات الداعمة للمتحولين جنسيًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more