Tüm arkadaşları hapishanede olan bir adama güvenmek zor biraz. | Open Subtitles | لمِن الصعب الوثوق برجلٍ أصدقاءه ينتهي بهم المطاف في السجن. |
En iyi arkadaşları olmamıza rağmen bizi arama bile aramadı. | Open Subtitles | نحن أصدقاءه و مع ذلك لم يستطع أن يتصل بنا |
Belki onun arkadaşlarını bulmasına yardım edersen, kendi arkadaşını da bulabilirsin. | Open Subtitles | , ربما إذا ساعدتيه بأيجاد أصدقاءه ستكوني قادة على أيجاد صديقتك |
Burada arkadaşlarıyla oturur ve onlara aile hikayeleri anlatırdır, herşeyden çok sevdiği ve gurur duyduğu ailesini. | Open Subtitles | كان يجلس مع أصدقاءه ويتبادلون الحكايات عن عائلته التي أحبها أكثر من أي شيء وكان فخوراً بها للغاية |
Bize arkadaşlarına yaptığı ziyaretlerinden birinde sadece rahat bir duş almak istediğinden bahseder. | TED | إنه يخبرنا عن المرة التي زار فيها أصدقاءه وأراد أخذ حَمَّام مريح. |
Billy Chapel kesinlikle bugün arkadaşlarından çok yardım aldı. | Open Subtitles | تشابل ، بالتأكيد حصل على الكثير من المساعدة القليلة من أصدقاءه |
Sizin bilmeniz lazım, arkadaşı olan sizsiniz. | Open Subtitles | أنتم يا رفاق من ينبغي أن يعلم. أنتم أصدقاءه. |
Deli değil, üzerine ateş açılmasını özlemiyor, arkadaşlarının ölümünü izlemeyi de. | TED | لم يكن مجنونًا، لم يفتقد أن يطلق عليه النار وأن يرى أصدقاءه يقتلون. |
Evet, ama eğer onun arkadaşları neden onu vursunlar ki? | Open Subtitles | حسناً ولكن لو كانوا أصدقاءه لم قد يطلقون النار عليه؟ |
Bazı eski arkadaşları, iş dünyasından ahbapları ile selamlaşıyor. | Open Subtitles | ليصافح أصدقاءه القدامى و معارفه من رجال الأعمال |
Çünkü Mekkeliler onun yakınlarıydı, onun arkadaşları ve ailesiydi. | Open Subtitles | لم يكن يريد مقاتلة أهل مكة فقد كانوا من قومه كانوا أصدقاءه أو من عائلته كان يريد أن |
arkadaşlarını bir yerlere giderken izlemek zorunda kalan genç. | Open Subtitles | شاب أجبرته الظروف على الإنتظار ومشاهدة أصدقاءه يسافرون |
arkadaşlarını bir yerlere giderken izlemek zorunda kalan genç. | Open Subtitles | شاب أجبرته الظروف على الإنتظار ومشاهدة أصدقاءه يسافرون |
Bay Koufax oraya sadece arkadaşlarını çıkartıyor. | Open Subtitles | السّيّد كوفاكس يستعرض ببساطة أصدقاءه هنا |
arkadaşlarıyla rahat bıraksak olmaz mı? | Open Subtitles | ألا نستطيع أن ندعه يكون له أصدقاءه وحسب؟ |
Oğlum gölde bir yerde arkadaşlarıyla birlikte. Onu bulmalıyım. | Open Subtitles | ابني في مكان ما عند البحيرة مع بعضٍ من أصدقاءه يجب عليّ الذّهاب والبحث عنه |
1985 yılında şarap dünyasında arkadaşlarına inanılmaz bir keşifte bulunduğunu bildirdi. | TED | في عام 1985 ، قام هذا الرجل باخبار أصدقاءه في مجال النبيذ بأنه اكتشف شيئا مذهلا |
Tuhaf bir rastlantı eseri maymun soyundan gelen Arthur en yakın arkadaşlarından birinin maymundan türemediği ve genelde iddia ettiği gibi değil de aslında Betelgeuse civarında küçük bir gezegenden geldiğinden 'hiç' şüphe yoktu. | Open Subtitles | و بصدفة غريبة لا شىء على الإطلاق هو بالضبط ما إرتاب فى أمره آرثر سليل القرده فى أمر واحد من أقرب أصدقاءه |
Saç tıraşı böyle olan sadece o ve arkadaşı vardı. | Open Subtitles | هه، أنا ألاحظ شعور الناس إنه الوحيد هو أصدقاءه من كان يقص شعره كذلك |
Winston Brenner sadece hayatta ve iyi olmakla kalmıyor, bir de eski arkadaşlarının ayak altında olmamasına dikkat ediyor. | Open Subtitles | حسناً,وينستون ليس علي قيد الحياة وبخير فقط ولكنه يتأكد أيضاً من أصدقاءه القدامي لن يجعلوه يخرج |
Bütün o zengin dostları yaşayacak. Kurtarmaya değer gördüklerini de koruyacak. | Open Subtitles | أيًا من أصدقاءه الأثرياء هؤلاء وأيًا من يظن أنه يستحق الحياة |
Yeni tablosunu dostlarına göstereceği bir parti veriyor sen de mutlaka gelmelisin. | Open Subtitles | سيكون عنده أصدقاءه المقربين ليريهم لوحاته الجديدة |
İnsan dostlarını nasıl dikkatli seçiyorsa, kelimelerini de öyle seçmeli. | Open Subtitles | يجب على المرء أن يختار كلامه بحرص مثلما يختار أصدقاءه |
Sonra dünyada ki en iyi tek boynuzlu arkadaşının onu terk ettiğini öğrendi ve daha da kötüsü belinde kalan tek şey bir kancaydı. | Open Subtitles | ثم أدرك أن أفضل أصدقاءه تخلى عنه و أسوأ شئ أن كل ما تبقى من يده كان |
Ailesinin ve dostlarının hayatını zenginleştirmişti. | Open Subtitles | الذي جعل حياة عائلته و أصدقاءه كذلك أكمل وأغنى. |
Orada onun yüksek tabaka Dostlarıyla tanışacağım. | Open Subtitles | سنقابل أناسا راقيين هناك أصدقاءه ، هل تفهم؟ |