Dün sabah gitmek için ısrar etti, sanki bir şeyler canını sıkıyordu. | Open Subtitles | صباح أمس أصرّت على المغادرة و كأنها كانت قلقة بشأن أمرٍ ما |
Corrine Terwilliger boğasının seks suçlusu olarak kayıtlara geçmesi için ısrar etti. | Open Subtitles | كورين تويرويغير أصرّت على المحاولة لتجعل ذكرها يسجل كمتورط في قضية جنسية |
Anna ile o sabah, Kafenin önünde karşılaştık benimle konuşmak için ısrar etti Göl kenarında birkez daha,- | Open Subtitles | ذلك الصباح ، عندما قابلتها خارج المقهى (آنـا) أصرّت على التحدث معي مرة أخرى |
Majesteleri, sarfettiğiniz efor için siz ödüllendirme konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | ولكن جلالتها أصرّت على مكافأتك نظير مجهوداتك مكافأة ؟ |
Ortak iş yapmaya başladığımızda, kendisine öyle hitap etmem konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | أصرّت على ذلك بعد أن دخلنا عملا سويا |
Georgia'ya geri dönüceğimi söylediğim zaman , emlakçımız olmak konusunda ısrar etti . | Open Subtitles | أصرّت على أن تكون سمسارتنا العقارية |
Kendi montajcısı olması için de ısrar etti. | Open Subtitles | أصرّت على الاستعانة بمونتير خاص بها، أيضا |
Gitmekte de ısrar etti, orada kalmakta da. | Open Subtitles | نعم, أصرّت على الذهاب وأصرّيت على البقاء. |
Ma sana bir şey söylemem konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | أمي أصرّت على أن أنزل وأخبرك. |