sürekli yanımda olman ve sürekli yalan söylemek zorunda kalmak çekilmez olmuştu. | Open Subtitles | لقد أصبح اﻷمر لا يطاق، أن أضطر للكذب وأنتي بجانبي طول الوقت |
Bu doğru değil ve ayrıca bu onun hatası çünkü bu kadar sahiplenici olmasa, ona yalan söylemek zorunda kalmazdım. | Open Subtitles | هذا غير معقول وهي المخطئة لو لم تكن بتلك التملكية، لن أضطر للكذب عليها |
En azından artık yalan söylemek zorunda kalmam. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل لن أضطر للكذب عليها ثانية. |
Sevişebilmek için kadınlara yalan söylerim. Gene de pek iş çıkaramam. | Open Subtitles | أضطر للكذب على النساء لأحقق غرضى و لا يتحقق لى النجاح كثيرا |
Sevişebilmek için kadınlara yalan söylerim. Gene de pek iş çıkaramam. | Open Subtitles | أضطر للكذب على النساء لأحقق غرضى و لا يتحقق لى النجاح كثيرا |
Çünkü senin için yalan söylemek zorunda kalmak istemiyorum | Open Subtitles | لاني لا أريد ان أضطر للكذب من أجلك |
Çünkü yalan söylemek zorunda kalacağım bir duruma düşmek istemiyorum. | Open Subtitles | لأنى لا أريد أن أضطر للكذب. |
Çok güzel, o zaman yalan söylemek zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | جيد ، لن أضطر للكذب إذاً |