Greendale öldürme içgüdünü köreltmiş olabilir ama inan bana o hala içinde. | Open Subtitles | جريندييل" قد تكون أضعفت غريزة القتل الخاصة بك" و لكن ثق بي إنها لا تزال بداخلك |
Bunlar benim geleneksel erkekliğimi köreltmiş olabilir. | Open Subtitles | قد أضعفت رجولتي المعتادة |
Bu savaş, Çin'in bir yüzyıldır süren küresel saygınlığını zayıflattı. | TED | أضعفت الحرب مكانة الصين العالمية لأكثر من قرن. |
30 yıl savaşları Avrupa'yı zayıflattı. Ve zayıf bir Avrupa Müslümanlar için büyük bir teşebbüs nedeni. | Open Subtitles | مولاي حرب الثلاثين عاماً أضعفت أوروبا والقارة الضعيفة إغراء كبير للمسلمين |
Kafasına gelen darbe, solunum sistemini zayıflatmış bu da resmi ölüm sebebi olan boğulmaya katkı sağlamış. | Open Subtitles | أجل , الضربة التي تلقتها على رأسها أضعفت جهازها التنفسي و التي ساهمت بمعرفة سبب الوفاة الرسمي ألا و هو الإختناق |
Hiltiyle onca çalışma taşıyıcı kirişlerin altındaki zemini zayıflatmış. | Open Subtitles | جميع أعمال الترميم أضعفت الأساسات حول عوارض الدعم |
Steroidler zaten bağışıklık sistemini zayıflattı. | Open Subtitles | لقد أضعفت الستيروئيدات جهازه المناعي |
İksirimiz büyüsünü zayıflatmadı. -Kalbinizi zayıflattı! | Open Subtitles | خلطتنا لمْ تضعف سحرها بل أضعفت قلبكما |