Hasmından daha zayıf olduğun için gelip bana yaltaklanma. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تأتي إلى هنا لتجادلي فقط لأنك أضعف من عدوك |
Hayır bundan daha zayıf bir bölge bulamazsın. | Open Subtitles | كلا، لن تجد ساحة لعب أضعف من الآن هذا بلا أدنى شك. |
Çünkü boşlukta negatif enerji olduğu için içerdeki dalgalanmalar dışardakinden daha zayıf. | Open Subtitles | لأن التقلّباتَ التي في الداخل هي أضعف من التي في الخارج، الفجوة لديها طاقة سلبية |
Kimi bitip tükenecek, kimisi ölene dek dayak yiyecek ertesi gün çalışamayacak kadar zayıf düşenlerse, gazlanacaktı. | Open Subtitles | البعض سيقتله الأجهاد البعض سيُضرب حتى الموت البعض كان أضعف من أن يعمل ليوم أخر |
Kurtarılanların birçoğu yaşayamayacak kadar zayıf düşmüştü. | Open Subtitles | كثيرين ممن تم أنقاذهم كانوا أضعف من أن يبقوا على قيد الحياة |
Leonesse yalnız ayakta kalamayacak kadar zayıf. | Open Subtitles | كلانا نعلم أن ليونيس أضعف من ان تصمد لوحدها |
Seninle gelecek mecalim yok. | Open Subtitles | أنا أضعف من أن أذهب معك |
Bir başka yol da implantları doğal malzemelerden yapmak veya dokuları taklit eden biçimler vermek. Böylece vücut daha zayıf bir saldırı başlatıyor. yapay implantlara verdiğinden daha sönük bir tepki. | TED | كما أنّنا نقوم بصنع المزيد من الأجهزة المزروعة من موادٍ طبيعيّة وبأشكالٍ تحاكي الأنسجة بشكلٍ مباشر، لكي يقوم الجسم بشنّ هجوم أضعف من الهجوم الذي قد يشنّه فيما لو صادف جهازًا صناعيًّا بالكامل. |
Kulenin çökmesi seni olduğundan daha zayıf bir hale soktu. | Open Subtitles | وسقوط البرج يجعلك أضعف من ذي قبل |
Üste konuşma orijinalinden daha zayıf bir el ile de yapılabilir ki bu gerçeği partnerin unutmaması gerekir. | Open Subtitles | المزايدة الكُبرى قد تتم بيد أضعف من المزايدة الأصلية، يد أضعف: اللاعب لا يحمل بطاقات قوية * حقيقة يجب أن يضعها الشريك في باله. |
Senin nefretin benimkinden daha zayıf! | Open Subtitles | كراهيتك أضعف من اللغم |
Amanda Watters'a kim boğduysa sol eli, sağ elinden önemli ölçüde daha zayıf. Hemfikirim. | Open Subtitles | من خنق (أماندا واترز) كانت يده اليسرى أضعف من اليمنى. |
Çünkü imanın, bacaklarından daha zayıf. | Open Subtitles | لأن إيمانك... أضعف من سيقانك |
Yoksa yemin ederim ki yeniden kendi yalanlarını üstlenemeyecek kadar zayıf olduğundan birileri ölür. | Open Subtitles | وإلا أقسم أن شخصاً آخراً سيموت لأنك كنت أضعف من أن تعترف بأكاذيبك. |
Size geri vurabilecek bir şeye vurmayı deneyemeyecek kadar zayıf amcıklarsınız. | Open Subtitles | أنتم مُجرد مجموعة من الجُبناء أضعف من أن تُحاول ضرب أي شيء يُمكنه أن يرد الضربات |
İnandıklarına göre hareket edemeyecek kadar zayıf. | Open Subtitles | إنّها أضعف من أن تتصرّف وفق معتقداتها |
Ya baskıya dayanamayacak kadar zayıf ya da Luke'un masumiyetini göremeyecek kadar aptalsın. | Open Subtitles | إما أنك أضعف من مواجهة الضغط, أو أغبى من معرفة أن"لوك"بريء. |
El olamayacak kadar zayıf olduğunu anlamalıydım. | Open Subtitles | كان علي أن أدرك أنك أضعف من أن تكوني من "اليد" |
Bill'e bataryanın onu öldüremeyecek kadar zayıf olduğunu anlatabilirdim ama kıyafetler de duymuş olurdu. | Open Subtitles | وكان يمكنني أن أخبر "بيل" بأن بطاريتها أضعف من أن تقتلها لكن كانت ستسمعنا البدلات |
Seninle gelecek mecalim yok. | Open Subtitles | أنا أضعف من أن أذهب معك |