Yaptığımız işe B sınıfı film diyorlardı. | Open Subtitles | لقد أطلقوا على الأفلام التي كُنا نقدمها أفلام الدرجة الثانية |
Denizaltılara, demir tabut diyorlardı. | Open Subtitles | لقد أطلقوا على غواصاتهم ( أسم ( التوابيت الحديديه |
Vurun şu kahrolası şeyi! Silahlarınıza hakim olun! Kızı vuracaksınız! | Open Subtitles | ـ أطلقوا على هذا الشيء الدامي ـ إنتظروا ستصيبون الفتاة |
Vurun şu kahrolası şeyi! Silahlarınıza hakim olun! Kızı vuracaksınız! | Open Subtitles | أطلقوا على هذا الشيء الدامي إنتظروا ستصيبون الفتاة |
Bu ivmeli genişlemenin nedenine bir isim verdiler: Karanlık enerji, dediler. | TED | لقد أطلقوا على سبب هذا التّوسع المتسارع إسما، وهو: الطاقة المظلمة. |
NÜKLEER YANGINDAN KURTULANLAR BU OLAYA "KIYAMET GÜNÜ" ADINI VERDİLER. | Open Subtitles | والناجون من الحريق النووي أطلقوا على هذا الحدث "يوم الحساب" |
Şu Meksikalı'yı indirin! | Open Subtitles | أطلقوا على ذلك المكسيكي |
Bu timlere "Yıldırım Brilikleri" diyorlardı. | Open Subtitles | أطلقوا على تلك المجموعات (وحدات العاصفة) |
Kendilerine, "Yeryüzündeki Son İnsanlar" diyorlardı. | Open Subtitles | من شجرة (هوغرز) في الشمال الغربي أطلقوا على أنفسهم: (آخر شعب على وجه الأرض) |
Vurun şu piçi. Hemen Vurun şu piçi. | Open Subtitles | اطلقوا على هذا الحقير أطلقوا على هذا الحقير في الحال |
Keskin nişancılar, gözlerinden Vurun. | Open Subtitles | أيّتها القنّاصة، أطلقوا على أعينهم. |
Şu çirkin kurt kadını Vurun! | Open Subtitles | أطلقوا على أُنثى المُستذئب القبيحه |
Bu harika toprakların başkentine Cumhuriyet Şehri adını verdiler. | Open Subtitles | و أطلقوا على عاصمة هذه الأرض العظيمة إسم مدينة الجمهورية |
Bu harika toprakların başkentine Cumhuriyet Şehri adını verdiler. | Open Subtitles | و أطلقوا على عاصمة هذه الأرض العظيمة إسم مدينة الجمهورية |
Gittikçe büyüyüp, güçlenip iyileştiler Asya'ya yayıldılar ve kendilerine bir isim verdiler. | Open Subtitles | لقدزادتقوتهموثروتهموعددهم... وانتشروافيآسيا... وأخيراً أطلقوا على أنفسهم اسماً |
Şu Meksikalı'yı indirin! | Open Subtitles | أطلقوا على ذلك المكسيكي |