- Bitirdiğini zannetmiştim. - Sadece bir düşüncemi ifade ediyordum. | Open Subtitles | ـ ظننت أنّك أنتهيت ـ كلا، كنت أعبر عن أفكاري |
Kızgınlık hakkında komik olan ise bazen onu fiziksel yolla ifade etmem. | Open Subtitles | والأشياء المضحكة حول الغضب أني في بعض الأحيان أعبر عنه بطريقة جسدية |
Yani, yanıp sönen ışık bazen "dur", bazen "geç" anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | لذا، أحياناً ضوء متقطع يعني توقف واحيانا يعني أعبر ؟ |
Bırak geçitten geçeyim, bir daha beni görmezsin. | Open Subtitles | دعنــي أعبر من الهالـة ولـن تراني مجدداً |
İşte orada. Hemen geçmem gerek. Kusura bakma.Sen fazla büyüksün. | Open Subtitles | هاهو، أنا ببساطة يجب أن أعبر آسف، فأنت كبيرة جداً |
Şiddetle hissediyorum ki eğer benim tehlike olmadığımı sezerlerse geçmeme izin vereceklerdir. | Open Subtitles | هذه القوة تشعروني بأنهم سيتركونني أعبر إذا أحسوا أنني لا أمثل تهديدا لهم. |
söylemek istediğim şey, bu adamla tanıştığım için kendimi çok şanslı hissettiğim. | Open Subtitles | أريد فقط أن أعبر عن مشاعري بكم أنا محظوظة لمُقابلتِ لهاذا الشاب. |
Üzerinden arabayla geçeceğim köprü ya da hepimizin bineceği asansör -- bunları yapanın mühendis olduğundan emin olalım. | TED | والجسر التالي الذي أعبر فوقه أو المصعد الذي سنصعد به كلنا لنكن متأكدين أنه هناك مهندس وراءه |
- Bir televizyon bayiinin oradan geçiyordum. Senin yüzünü gördüm. | Open Subtitles | لقد كنت أعبر علي تلفزيون في دكان، و رأيت وجهك. |
Beni eve götüren köprüden geçerken sözcüklerin içimde büyüdüğünü hissediyorum. | Open Subtitles | و أعبر الجسر الذي سيأخذني لمنزلي أشعر بالكلمات تتكون بداخلي |
Kendimi ifade bile edemeyeceğim biçimde ihanete uğramış ve incinmiş hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر بالخيانة و الأذى بطريقة لا أستطيع حتى أن أعبر عنها |
Ve bu duygularımı ifade etmem tamamen normal, değil mi? | Open Subtitles | حسنا،و من الطبيعي جدا أن أعبر عن هذه المشاعر صحيح؟ |
İletişim kuramamanın nasıl bir şey olduğunu kelimelerle ifade edebilmek gerçekten mümkün mü bilmiyorum. | TED | لاأعلم أن كان ممكناً حقاً أن أعبر في كلمات ماذا يعني حقاً أن تكون عاجزاً عن التواصل. |
-Hayır ben iyiyim..sen geç..bana zaman ver | Open Subtitles | أنا بخير , أعبر أنت و أمنحني وقتاً لأستعد |
Yok, ben iyiyim. Sen geç cidden, Belki o zamana kadar cesaretimi toplarım. | Open Subtitles | أنا بخير , أعبر أنت و أمنحني وقتاً لأستعد |
Raylardan karşıya mı geçeyim? | Open Subtitles | أتريدين مني أن أعبر سكة القطار ؟ |
Ev dönünce, ben artık azizim. Kırmızı ışıkta bile geçmem. | Open Subtitles | فلمّا أعود للوطن سأصبح صالحاً لن أعبر الطريق بتهوّر حتّى |
Eminim ki geçmeme izin verecekler. | Open Subtitles | أنا متأكد أنهم سيتركوننى أعبر. |
Ne kadar mutlu olduğumu söylemek anayasaya aykırı mı olur? | Open Subtitles | هل سيكون من غير الدستوري أن أعبر عن مدى سعادتي؟ |
Dar Deniz'e yelken açacağım Gözyaşı Denizi'nden geçeceğim. | Open Subtitles | أمسكوا بالحبال .وسوف أعبر البحر الضيق ، وحتى منبع الدموع |
Köydeki kafenin yanında. O beni görmedi. Ben araba ile geçiyordum. | Open Subtitles | في القرية ، بجانب المقهى هي لم تراني لأنني كنت أعبر في سيارة |
Eve geldiğimde çevre otoyolununun tam sonundan geçerken trafiğe sıkıştığımdan dolayı hayal kırıklığına uğramıştım, | TED | عندما عدت إلى الوطن، أُصبت بالإحباط فورا، عالق في زحمة المرور بينما أعبر الجهة العليا من محيط طريقنا السريع. |
Karşıya geçiyorum. Arabada buluşalım, tamam mı? | Open Subtitles | علي أن أعبر الشارع ركضا قابليني عند السيارة |
Ama kolumu bırakırsan karşıya geçip o fıstığı yiyeceğim. | Open Subtitles | لكن إذا تركت ذراعى سوف أعبر الطريق كى أدعك طيزهذه المرأة |
Kendi zaman çizgimden geçmemi gerektirirdi bu... yapmasam iyi olur. | Open Subtitles | سيتضمن ذلك أن أعبر تدفقي الزمني من الأفضل ألا أفعل |
Sıçra. | Open Subtitles | أعبر |
Bir meslektaşının sınıfında yerine geçmek zorunda kaldı ama ne kadar üzgün olduğunu ve hepinize kocaman hoşçakal öpücüğü verdiğini söyledi. | Open Subtitles | تحتم عليها أن تحل محل زميلتها في الفصل، لكنها أخبرتني أن أعبر عن مدى أسفها وأن أمنحكم جميعاً قبلة وداع كبيرة |
Alpleri öğüt dinlemek için geçmedim. | Open Subtitles | أنا لم أعبر جبال الألب للاستماع إلى محاضرات. |