Ama bildiğim şey bir daha asla hasta tedavi edemeyecek olması. | Open Subtitles | الّذي أعرفه أنّه لن يعالج المرضى مرّةً أخرى |
Tek bildiğim geçe gecen yatarken yanımdaydı. | Open Subtitles | جلّ ما أعرفه أنّه كان معي بالفراش عندما ذهبتُ للنوم. |
Tek bildiğim az daha yakıt harcasaydım muhtemelen patronum farkına varırdı. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أنّه سيستهلك وقوداً أكثر، وسيُلاحظ رئيسي ذلك. |
Tek bildiğim, kız kardeşimi bir tek ben incitebilirim. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أنّه ممنوع أنْ يؤذي أختي أحدٌ سواي |
Tek bildiğim bütün şehirde ardında boş kasalar ve cesetler bıraktığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنّه يترك سيل من خزائن فارغة وجثث ميتة في أنحاء المدينة .. |
Bak, tek bildiğim senin bir sevgilin var. | Open Subtitles | أسمعي كل ما أعرفه أنّه لديك صديق |
Tüm bildiğim, seninle tanıştığımdan beri asla "asla" demedim. | Open Subtitles | جلّ ما أعرفه, أنّه مذ قابلتك, لقد توقفت عن استخدام كلمة "أبداً" |
bildiğim tek şey müdürün yanına gittikten sonra onu bir daha görmediğim. | Open Subtitles | كل ما أعرفه... أنّه ذهب إلى مكتب آمرة السجن، ولمْ أرَه مرّة أخرى. |
Tüm bildiğim, "Artie." - Artie, tamam. | Open Subtitles | (أرتي)، كل ما أعرفه أنّه (أرتي) - أرتي)، حسناً) - |
Tek bildiğim çok korkunç olduğuydu. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أنّه كان فظيعاً |
Tüm bildiğim şey, tek şüphelimiz ölür de neler döndüğünü anlayamazsak o zaman bizim yüzümden daha çok insan zarar görebilir. | Open Subtitles | صحيح، كلّ ما أعرفه أنّه... إذا توفي المشتبه به الوحيد، ولم نحصل على القصة الكاملة لما يجري... فقد يتأذى المزيد من الناس وستكون تلك غلطتنا. |
- Tek bildiğim rafa kaldırılmış olduğumuz. | Open Subtitles | - كل ما أعرفه أنّه تم إيقافُنا - |
bildiğim şey, Archie'nin öldürdüğü gece Kansas City'deki şovundan sonra bir kavgası çıkarıp tutuklandığı. | Open Subtitles | ما أعرفه أنّه تعرّض للإعتقال لتسببه في حدوث شجار في حانة... بعد حفل في (كانساس سيتي) في نفس الليلة التي قُتل فيها (آرتشي). |