"أعلم ذلك لكن" - Translation from Arabic to Turkish

• Biliyorum ama

Biliyorum ama eğer konuşmak istediğin bir şey varsa sen istemediğin sürece kimseye bir şey söylemem.
أعلم ذلك, لكن لو كان هنالك شيئاً تريد التحدّث بشأنه, لن أقول شيئاً لو لا تريد مني ذلك.

Biliyorum, ama kişisel olduğunu veya kıskandığımı düşünecek.
. أعلم ذلك , لكن هو سيعتقد أنه أمر شخصى أو أنا غيورة

Kurtardığını Biliyorum ama bana güvenmek zorundasın.
. وبالمناسبة ، أنا أنقذتك . أعلم ذلك . لكن يجب أن تق بي

Biliyorum. Ama belki bir yere gitmesek de olur.
أعلم أعلم ذلك لكن لا يجب علينا الذهاب بعيداً

Biliyorum, Biliyorum ama birlikte zaman geçirmeyi özledim ve neye ihtiyacımız olduğunu çok iyi biliyorum.
أعلم ذلك , لكن أفتقد حقاً عمل الاشياء سويةً جميعنا واعلم تماما ماسنحتاج فعله

- Biliyorum ama bu bekleyemez.
أعلم، أعلم ذلك لكن هذا لا يمكنه الإنتظار

- Evet, Biliyorum ama bu canımı sıkıyor.
نعم أعلم ذلك, لكن هذا الشئ يثير حيرتي في يوم كهذا

Evet, Biliyorum ama cep telefonumun pilinde sorun çıktı.
أعلم ذلك . لكن لدي مشكلة مع بطارية الهاتف

Biliyorum ama diğerleri de kilo yapacak.
أعلم ذلك , لكن الأشياء ألأخرى ستجعلني سمينة

Sürpriz olduğunu Biliyorum ama gerçekten de iki günlük bir gezi için dolabımdaki tüm kıyafetlerimi yanıma almamı mı istiyorsun?
بأنها مفاجأة، أعلم ذلك لكن هل فعلا تريد أن أُوضب جميع أدراجي لقضاء يومين؟

Biliyorum ama bizim için anlamı ne bunun?
أعلم ذلك, لكن ما الذي يعنيه ذلك لنا ؟ لا أعلم

Biliyorum, Biliyorum ama süreci başlatmam emredildi ve bu konuda senin de bir şey söylemeni istiyorum.
أعلم ذلك لكن لدي أوامر لبدء العمل وأردت لك رأياً بهذا

Evet bunu Biliyorum ama burada kapalı bir şekilde oturup aynı kitapları sürekli okumak sana yardımcı olmuyor.
أجل, أنا أعلم ذلك لكن البقاء حبيسًا هنا, و الجلوس على الأرض و قراءة بعض كتب العلم مرارًا و تكرارًا

Biliyorum, ama başka birini kullanabilir misin, lütfen?
أعلم ذلك , لكن تستطيعين إستخدام واحد آخر , لو سمحتِ

Biliyorum ama hatırladığın bir detay varsa hatta söylediği herhangi bir şey.
أعلم ذلك , لكن لو كانت هناك أيّة تفاصيل تتذكّرها حتى لو عن الطريقة التي أخبرتكَ بها عن مكانه

Biliyorum ama onun için, Lily için onun hatırası için lütfen bunu yapmayın.
أعلم ذلك لكن لأجلها بذكراها أرجوك لا تفعل هذا

- Biliyorum ama yasaları çiğnemene izin veremezdim.
أعلم ذلك, لكن لا يمكن أن أدعك تكسر القانون

Biliyorum ama yine de-- Yine de ne?
ــ أعلم ذلك , لكن يظل الأمر ــ يظل ماذا ؟

Evet, Biliyorum ama bazen o merdivenleri çıkarsın ama yapacak bir şey yoktur.
صحيح ، صحيح . أعلم ذلك لكن أحياناً تصعد أعلى ذلك السلّم

Biraz sıradan olduğunu Biliyorum ama, sıradan her zaman işe yarar.
أمر تقليدي ، أنا أعلم ذلك لكن الأمور التقليدية تنجح