"أغبى من" - Translation from Arabic to Turkish

• kadar aptalsın
• kadar aptal
• kadar salak
• fazla aptal

Bu sırada kıçından fırlayan bir iblisin şarkı söylediğini fark edemeyecek kadar aptalsın.
مع ذلك , أنت أغبى من أن تدرك أن هناك عفريت ملصق فيك

Bu teklifim sayesinde hayatları değişecek ve sen bunu göremeyecek kadar aptalsın.
إنني ناوٍ على أن أدفع لعملائك مالاً قد يغير حياتهم وإنك أغبى من اللازم على أن ترى ذلك.

Oh Tanrım.. Bir domuz kadar aptalsın değil mi?
أنت أغبى من حقيبة مطارق، أليس كذلك؟

Belki de yerini bilemeyecek kadar aptal olması.
لانها أغبى من أن تعرف أين مكانها الحقيقى؟

Küfürler, zekice bir cevap düşünemeyecek kadar aptal insanlar tarafından bulunmuş.
كلمات اللعن تم اختراعها من قبل اناس أغبى من ان يفكرواً برد ذكيّ

Seni pabuç gibi burgerler yapacak kadar salak yapan ben değilim.
لم أجعلك أغبى من أن تُقلّب شرائح اللحم

Çoğu erkek bunu farkedebilmek için fazla aptal, ama bazı kadınlar,..
معظمهم أغبى من أن يدرك ذلك ولكن بعض النساء

Ama bunu anlamayacak kadar aptalsın, değil mi?
ولكنك أغبى من أن تفهم ذلك، صحيح؟

Ya baskıya dayanamayacak kadar zayıf ya da Luke'un masumiyetini göremeyecek kadar aptalsın.
إما أنك أضعف من مواجهة الضغط, أو أغبى من معرفة أن"لوك"بريء.

Kardeşim olamayacak kadar aptalsın!
أنت أغبى من ان تكون أخى

Bazen aileme ait olamayacak kadar aptal hissediyorum kendimi.
أحياناً أشعر أنني أغبى من أن أكون فرد في عائلتي

Buraya onun için geldiğinizi ve onun buradan sensiz ayrılmayacak kadar aptal olduğunu biliyoruz.
نعرف بأنك أتيتي الى هنا من أجله ونعرف بأنه أغبى من أن يرحل بدونك

Onların bizim kart sayamayacak kadar aptal olduğumuza inanmalarını istiyorsun. Evet, evet.
-تريدهم أنْ يعتقدوا بأنّنا أغبى من أنْ نعد الأوراق

Uzaylılar, ışık yıllarında güneşten, gezegenler ve kara deliklerden kaçarak seyahat ettiler ama sabit bir cep telefonu uydusuyla yapılan kazayı önleyemeyecek kadar aptal mıydılar?
مخلوقات التي سافرت لسنين ضوئية وهم يتجنبون النجوم الشمسية، المذنبات و الثقوب السوداء، لكن كانوا أغبى من أنّ يتجنبوا الإرتطام مع قمر صناعي بهاتف خلوي ثابت؟

Oraya gidemeyecek kadar salak mıyım yani?
أنني أغبى من أن أكون فيها؟

Oraya gidemeyecek kadar salak mıyım yani? - Hayır!
أنني أغبى من أن أكون فيها؟

Sen anlamak için fazla aptal olduğundan ben sana açıklayayım:
منذ أن أصبحت أغبى من اكتشافها سأوضحها لك