Bundan böyle burada yaşamıyorsun, Teena! Eşyalarını al ve git! | Open Subtitles | أنتِ لن تمكثي هنا بعد الأن تينا خذي أغراضكِ و أرحلي من هنا. |
Pekala, işin bitince, odamdan Eşyalarını alabilirsin. | Open Subtitles | حسنا، عندما تنتهين من هنا، يمكنكِ أن تبعدي أغراضكِ من غرفتي. |
Eşyalarını toplayıp gitmeni istemek zorundayım. | Open Subtitles | سأضطر أن أطلب منكِ حزم أغراضكِ والمغادرة |
Bütün eşyaların burada, oyuncak bebeklerin resimlerim kaplumbağan. | Open Subtitles | أغراضكِ كلها هنا، الدمى الخاصة بكِ و... صوركِ، السلحفاة خاصّتكِ |
Ayrıca, özel eşyalarınızı arabanıza götürmek için yardım edebilirim. | Open Subtitles | وأيضاً سأحب مساعدتك في حمل أغراضكِ الشخصية للأسفل |
Sen istersen topla Eşyalarını, git bir yetimhaneye ya da nereye gideceksen. | Open Subtitles | وبإمكانكِ أن تحزمي أغراضكِ وتأخذيها لدار الأيتام أو منزل شبه حكومي |
Senin Eşyalarını da topladım ama. Evin berbat haldeydi. | Open Subtitles | ،لقد حزمتُ أغراضكِ ايضاً منزلكِ كان في حالة فوضى |
Eşyalarını toparla, taburcu oluyorsun. | Open Subtitles | اجلبي أغراضكِ يا حبّي , فستغادرين المشفى الآن |
Asistanım soyunma odandaki Eşyalarını toplayıp otele ulaştırıldığından emin olacak. | Open Subtitles | مساعدتي ستجمع أغراضكِ من غرفة الملابس وستتأكد من أن كل شيء في الفندق |
Artık gereksiz hayır işi yapmıyorum bu yüzden akşama dairemden çık yoksa Eşyalarını dışarıda bulursun. | Open Subtitles | أنا لا أُدير منظمة خيرية هنا، لذا أريدكِ خارج شقّتي اللّيلة أو أغراضكِ في الشارع |
Yıllarca çabalarsın ve ödemelerini yetiştiremezsin, taki şerif gelip seni kapı dışarı edip, Eşyalarını tüm komşuların gözü önünde bahçeye fırlatana kadar. | Open Subtitles | لقد صارعتِ لسنواتٍ و سنوات وتراكمت عليكِ ديونكِ حتى تم طردكِ من قبل الشرطة الذي رمى أغراضكِ في الشارع أمام جيرانكِ |
Hatırlatırım sana ben senin Eşyalarını zaten gördüm. | Open Subtitles | يجب أن أذكّركِ، لقد رأيتُ أغراضكِ بالفعل. |
- Eşyalarını buraya koyabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تضعِ أغراضكِ هنا. أنا لا أملك أيّة أغراض. |
Sen Eşyalarını toplarken sana eşlik edeyim. | Open Subtitles | علي أن أرافقكِ في الوقت الذي تحزمين فيه أغراضكِ |
Hadi sen kamyonetten Eşyalarını getir. | Open Subtitles | فقط، أذهبي واحضري أغراضكِ من الشاحنة، حسناً؟ |
Özür dilerim,Karma. Eşyalarını toplayıp gitsen iyi olacak. | Open Subtitles | آسفة، كارما، ستحتاجين لحزم أغراضكِ والرحيل. |
Eğer iki hafta boyunca sana mesaj atmazsa dairesine istediğin gibi girip Eşyalarını alabilirsin, anlamına geliyor. | Open Subtitles | يعنى أنه لو لم يراسلكِ لمدة أسبوعان يمكنكِ أقتحام شقته وأخذ أغراضكِ |
Sen Eşyalarını toparlarken biraz muhabbet edelim. | Open Subtitles | دعينا نحظى بمحادثة صغيرة بينما تحزمين أغراضكِ |
Bütün eşyaların burada, oyuncak bebeklerin... resimlerim kaplumbağan. | Open Subtitles | ...أغراضكِ كلها هنا، الدمى الخاصة بكِ و صوركِ، السلحفاة خاصّتكِ |
İstediğiniz özel eşyalarınızı almak için 10 dakikanız var. | Open Subtitles | لديكِ فقط عشرة دقائق لتحملي أغراضكِ الشخصية التي تحتاجين أليها |
eşyalarının ön tarafta olduğunu gördüğüne de eminim. | Open Subtitles | كما أني متأكدة أنك رأيتِ أغراضكِ في المقدمة |
Taşınırken onu ne yaptın? Diğer eşyalarınla birlikte bir depoya koydum. | Open Subtitles | ما الذي فعلته بها حينما إنتقلتَ ؟ وضعتها في المخزن مع باقي أغراضكِ |
Çantalarını topla, Belle. Bitirdiniz. | Open Subtitles | اجمعي أغراضكِ أيتها الحسناء لقد إنتهيتِ. |