| - Öyle demek isteme... - Ne demek istediğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا لم أكن أقصد ذلك أعلم ما الذي كنت تقصده |
| İkramiyeni gördüğünde Öyle demek istemediğimi anlayacaksın. | Open Subtitles | حين ترى العلاوة ستعرف أننى لم أكن أقصد ذلك |
| Ben Bunu demek istememiştim, bayan. | Open Subtitles | لم أكن أقصد ذلك يا سيدتي لا ، أنا آسفة |
| Seni tehdit ettiğimde, söylediklerimde Ciddi değildim. | Open Subtitles | عندما هدّدتُكِ في تلك المرّة، لمْ أكن أقصد ذلك حقاً. |
| Tamam yaptım ama isteyerek değil. Sadece ceketinizi tutmak istemiştim. | Open Subtitles | لقد مزقته , ولكننى لم أقصد ذلك لقد أمسكته فحسب |
| Saçmalama. Öyle demek istemedim. Bir süredir birlikte takılmadık. | Open Subtitles | لا تمزحى لم أقصد ذلك لكننا لم نخرج منذ وقت طويل |
| - Kirli genlerim için üzgünüm. - Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | ـ آسفة أنني لوثت الجين السائد ـ أنا لم أقصد ذلك |
| Ve o... "iyi insanlar" ile ilgili söylediğim şey Öyle demek istememiştim. | Open Subtitles | ذلك.. ذلك الشيء عن الناس الجيدون و أنا لم أقصد ذلك |
| Ve biriyle çıkmak için çok yaşlı olduğunu söylerken ya da hamburger gibi koktuğunu söylerken ya da yalnız öleceksin derken Öyle demek istememi-- | Open Subtitles | ولم أقصد ذلك عندما قلت لكٍ انك كبيرة جدًا للحصول على رجل أو أن رائحة شعرك كالبرغر |
| Öyle demek istemedim, ama basit bir geçmiş değil. | Open Subtitles | أنا لَم أقصد ذلك لكن، تعرف، مَع الفصل الجاف وكُل شيء |
| Beni vurmana gerek yok, Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | لا داعي لإطلاق النار عليّ، فلم أقصد ذلك حرفيا. |
| Yani, kendi bildikleri dışında bu sözdizimi onları yönetir çıkıp "aa ben Bunu demek istememiştim!" diyebilirler. | Open Subtitles | إذاً, إنها تتحكم في معنى ما يقولوه دون حتى أن يدركوا فربما يقولون: "أوه, أنا لم أقصد ذلك أبداً!" |
| Bunu demek istemedim, ama heyecanlandığım zaman, ...Rico Suave*luğum tutuyor. | Open Subtitles | لم أقصد ذلك ، ولكن عندما اتوتر ، اصبح "ريكو سوافي". |
| Üzgünüm. Götlük ettim ve Ciddi değildim. | Open Subtitles | أنا آسف، لقد كنت مغفلاً ولم أكن أقصد ذلك. |
| Asla bir banka soymam. İsteyerek yapmadım. | Open Subtitles | ,لا يمكن أبداً أن أسرق مصرفاً فلم أكن أقصد ذلك |
| ciddiyim, bu barbar adına özür dilemek istiyorum. | Open Subtitles | أقصد ذلك ، أريد الاعتذار عن هذا البربري |
| Buraya gelmem onun ifşa olmasına bir şekilde neden olduysa eğer, Niyetim bu değildi. | Open Subtitles | اسمع , ان كان مجيئي الى هنا متسبب بأي طريقة في أن يتم اكتشافه هو فـ لم أقصد ذلك , وهو يعرف ذلك |
| Öyle olsun istememiştim. Geçekten Markus'la olduğunu sandım. | Open Subtitles | لم أقصد ذلك الفعل اعتقدت حقاً بأنه ماركوس |
| Kastettiğim bu değil. | Open Subtitles | لم أقصد ذلك . ما قصدته طريقة بحثهم غير محتشمة |
| Bebeğim, özür dilerim. Yemin ederim ki istemeden oldu. | Open Subtitles | حبيبتي ، آسف ، آسف لم أقصد ذلك رجلي ارتفعت قليلاً فحسب |
| Demek istediğim bu değil. | Open Subtitles | لا أقصد ذلك استعملها الادعاء لاثبات |
| - Özür dilerim, Bilerek yapmıyordum. | Open Subtitles | -أعذريني, لم أقصد ذلك لا, لم أكن أنتقد. |
| Hayır! Amacım o değildi... | Open Subtitles | ... لا , لم أقصد ذلك |
| Aslında niyetim o değildi. Bir anda yakınlaştık... bir senedir de hiç ilişki yaşamamıştım. | Open Subtitles | لم أقصد ذلك, لقد تقدم الأمر لم أحظى بعلاقة قرابة السنة |