| Onunla konuşmayı dert etmeme gerek yok sanırım. | Open Subtitles | أعتقد بأني لن أقلق حيال التحدث إليها |
| Her neyse, bunu dert etmiyorum. | Open Subtitles | على اي حال, لن أقلق حيال هذا |
| Bırak da onu ben dert edeyim. | Open Subtitles | دعيني أنا أقلق حيال ذلك |
| Eğer biran önce şehirden ayrılırsan, endişe edilecek bir şey kalmaz ortada. | Open Subtitles | و فور مغادرتك المدينة فلن أقلق حيال الأمر |
| Bunu ben düşüneyim. | Open Subtitles | دعيني أقلق حيال هذا. |
| Kurşun zehirlenmesi için endişelenmeme gerek olmamasına karşın yine de bakımımı yapmalıyım. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك لا يجب أن أقلق حيال التسمم من الرصاص, ثمة دفاعٍ عن النفس يجب القيام به |
| Kontrol edemediğim şeyler için endişelenmem. | Open Subtitles | لن أقلق حيال الأشياء التي لا يمكن السيطرة عليها |
| Doğru diyorsun. Sheldon'ı dert etmeme gerek yok. | Open Subtitles | أنتِ محقة، لايجب أن أقلق حيال "شيلدون" |
| Neyse, bunu dert edemem. | Open Subtitles | لن أقلق حيال ذلك |
| En azından gerçekten takip edildiğin konusunda endişe etmeme gerek kalmadı! | Open Subtitles | على الأقل ليس علي أن أقلق حيال أنه تتم ملاحقتكِ |
| Ben olsam hiç endişe etmezdim. | Open Subtitles | أنت تعلم ، لم أقلق حيال هذا الأمر. |
| Bırak laboratuarı ben düşüneyim. | Open Subtitles | دعني أقلق حيال هذا الأمر |
| Sanırım onun için endişelenmeme gerek yok. | Open Subtitles | -أظنني لم يتعيّن أن أقلق حيال ذلك . |
| Ya da beni bozuyor, galiba ve beni ben yapmayı zorlaştırıyor ve başka biri olmak için endişelenmem gerekmiyor. | Open Subtitles | أو تعتمني كما أحسب... وتصعب علي أن أكون على حقيقتي... وألا أقلق حيال... |
| Ne yazık ki hayatta kalmayacak insanlar için endişelenmem gerek. | Open Subtitles | -للآسف، يجب أن أقلق حيال من لن ينجون |