| bunu söylemek bana acı veriyor ama bence şimdilik o en iyi yerde. | Open Subtitles | ويزعجني أن أقول ذلك ولكن أعتقد أنه في أفضل مكان في الوقت الراهن |
| Hayır. Evimizin disiplinini korumak için bunu söylemek zorundayım. | Open Subtitles | كلا، لا بد أن أقول ذلك لكي أحافظ على الاستقرار ببيتنا |
| Arkadaşımı vurmasından hemen önce rozetini suratıma dayayan adama söyle bunu. | Open Subtitles | نعم، أقول ذلك لالمتأنق الذي يشق شارة له في وجهي قبل اطلاق النار عليه رفيقي وصديقي. |
| Bu yüzden Bunu söylüyorum. Söylüyorum çünkü, tekrarlayayım, iyi bir neden için değilse hiçbir şey var olamaz. Güzel rüyamızın, bu uygarlığın nedeni. | TED | لهذا السبب أنا أقول ذلك. أقول ذلك ، لأنه، وأكرر، لا شيء موجود إذا لم يكن لسبب وجيه، سبب حلمنا الجميل، لهذه الحضارة. |
| Ben öyle diyorum. | Open Subtitles | من المستحيل تقريبا، أود أن أقول ذلك |
| söylemeyeceğim, ve bahse girerim senin çok hastan da yoktur. | Open Subtitles | لن أقول ذلك. و أراهن أنك لم تملك مرضى كثيرين. |
| Brian, bunu söylemek bana düşmez biliyorum... ama bence büyük bir fırsatı kaçırıyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس من حقى أن أقول ذلك ولكنى أظن أنك تضيع فرصة كبيرة |
| bunu söylemek istemezdim... Ama bu Bellini lanet bir Kapuchnik'e benzemeye başladı. | Open Subtitles | حسنا, يؤسفني أنه أنا من أقول ذلك, ولكن يبدو أن هذه النهبة بدأت بالتحول إلى كابوس مفزع |
| bunu söylemek istemezdim ama, kendime de yardım edemiyorum. | Open Subtitles | لم يجب علي أن أقول ذلك ,لكن لم يمكنني أن أوقف نفسي |
| bunu söylemek bana düşmez ama Denholm bir zamanlar ikinizin arasında iyi bir ilişki varmış. | Open Subtitles | ليس لي أن أقول ذلك .. لكن يبدو أنّ علاقتكما كانت جيّدة في فترة ما |
| Sonunda sesli olarak bunu söylemek çok güzelmiş. | Open Subtitles | إنه شعور جيد جداً بأن أقول ذلك بصوت عالي |
| Lütfen söylediğimi kimsenin duymadığını söyle. | Open Subtitles | رجاء أخبريني أنه لم يسمعنى أحد و أنّا أقول ذلك |
| Bunu söylüyorum, çünkü hâlâ hakkınızda yanılmış olmayı diliyorum. | Open Subtitles | أنا أقول ذلك لاني أمل أنني لم أكن مخطئا بشأنك. |
| - Ben öyle diyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول ذلك - و أنا كذلك - |
| Bunu daha önce söyledim, ve bir daha söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد قلت في مقدمة وأنا أقول ذلك مرة أخرى. |
| Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. Bir şey söylemene gerrek yok Charley... | Open Subtitles | أنا لست متأكداً أنه يجب عليّ أن أقول ذلك أم لا |
| Bunu dediğimde bana inanmalısın. | Open Subtitles | - أنا خطيرة. يجب عليك صدقوني عندما أقول ذلك. |
| - söylemeliyim ki, güzel bir bok fırtınası yarattın. | Open Subtitles | حسنا يجب أن أقول ذلك لقد صنعت عاصفة من غباءك |
| -İnanılmaz bir duygu, efendim. -Hakettin. Bunu ben söylüyorum. | Open Subtitles | شعور لا يصدق يا سيدي حسنا أنت تستحق ذلك أنا أقول ذلك |
| Evet? bunu söylememem gerekirdi. Başka soru sormayın! | Open Subtitles | كان يجب ألا أقول ذلك لا تسألوا مزيداً من الأسئلة. |
| Mütemadiyen böyle söylüyorum ama belli ki kimse duymuyor. | Open Subtitles | أقول ذلك باستمرار ولكن واضح أن لا أحد يستجيب. |
| Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bu yeterince gerçek. | Open Subtitles | أكره أن أقول ذلك ، لكنه بالفعل واقعى بما فيه الكفاية |
| - Aaa Öyle deme. | Open Subtitles | - يمكنك ارتداء أبوس]؛ ر يجب أن أقول ذلك. |
| Evet, acemiliğimden beri bunu söylerim. | Open Subtitles | أجل، كنت أقول ذلك مذ كنت مستجداً، أنت لوحدك يا رفيقي |
| bunu söylediğime inanamıyorum ama Standford'a geri dönmem gerek. | Open Subtitles | لا استطيع أن اصدق أنني سوف أقول ذلك, و لكن يجب علي أن أعود لستانفورد |