yalanlarını gerçekmiş gibi kabul etmemeliyiz. | TED | لا يجب علينا أن نعاملهم وكأن أكاذيبهم هي وقائع. |
O orda seninle yatarken, adamları kadınlarıma aşağılık yalanlarını sıralıyorlardı. | Open Subtitles | و بينما كان هو يشق طريقه معك رجاله كانوا يلقون أكاذيبهم حول نسائك |
..yalanlarını da peşlerinden sürükleyerek, dokundukları her şeyi yok ederek.. | Open Subtitles | ويجرّون أكاذيبهم معهم، ويدمّرون كل شيء يلمسونه؟ |
Pes edip yalanlarına inanmak o kadar kolay olurdu ki. | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون من السهل جدا التنازل ونؤمن أكاذيبهم. |
Onun yalanlarına aldanmayın. | Open Subtitles | لا تصدقوا أكاذيبهم. |
Bazıları yalanlarının neredeyse kendilerini yakaladıklarını görebilir. | Open Subtitles | بعض الناس قد يرون أن أكاذيبهم قد لحقت بهم |
Ve kiliseyi kendi yalanlarının üstüne inşa ettiler. | Open Subtitles | وقاموا ببناء كنيسة قائمة على أكاذيبهم! |
Onu koruyabilirdin, ama sen onların yalanlarını korumayı seçtin. | Open Subtitles | ربما أنك حظيت بحمايتهم, ولكنك حقاً تُساير أكاذيبهم. |
yalanlarını halka yayabilmek için, haberleşme ağını kontrol altında tutuyorlar. | Open Subtitles | يمكنك التحكم في شبكات المعلومات، و لنشر أكاذيبهم ، |
Ben onların yalanlarını ortaya çıkarıyorum. | Open Subtitles | أنا اكشف أكاذيبهم. |
Bence yalanlarını herkese duyurmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أن علينا فضح أكاذيبهم |
yalanlarını daha da güçlendiriyor. | Open Subtitles | هي فقط تعزز أكاذيبهم. |
Yalancılara yalanlarının bedelini ödet. | Open Subtitles | جعل كذابين دفع ثمن أكاذيبهم. |