"أكثر أمانًا" - Translation from Arabic to Turkish

    • daha güvenli
        
    • daha güvende
        
    • güvenli hale
        
    Peki, her insanın silah kullanması ve silahlanması değil fakat daha fazlasının bunlara sahip olması dünyayı daha güvenli hale getirir. Open Subtitles حسنًا، ليس على كل شخص أن يكون مسلحًا ويستخدم سلاحًا، لكن أكثر الناس التي تحمل الأسلحة تجعل العالم مكانًا أكثر أمانًا.
    Benim için evsiz olmanın evde olmaktan daha güvenli olduğu kanısına vardım. TED لقد استنتجت أن التشرد أكثر أمانًا لي من البقاء في البيت.
    Şaşırtıcı olan şey ise bunun bizi daha güvenli kılmadığı. TED وربما الأكثر تحييرًا أن هذا لا يجعلنا أكثر أمانًا.
    Otomatik olması, ulaşım ağını ölçeklendirmeye yardım ediyor ve bence uçağı da daha güvenli kılıyor. TED التحكّم الآلي يسمح بجدولة شبكة الطيران، وأعتقد فعلًا أنه يجعل الطائرة أكثر أمانًا.
    Bir insanın daha güvende olması için ona yardım ettiğinde bir millet daha güvende olacaktır. TED عندما تساعد شخصًا واحدًا وحسب ليصبح أكثر أمنًا، تصبح الأمة أكثر أمانًا.
    Ortalık daha güvenli hale geldi, çünkü en saldırgan ve rahatsız edici mahkûmlar izole edilebilliyordu. TED أصبح المكان أكثر أمانًا لأن هؤلاء المساجين الأكثر عنفًا وشغبًا أصبحوا الآن معزولين.
    Size tek bir mesajım varsa, o da şu: Ölümlere sebep olan şiddet bir zorunluluk değil, şehirlerimizi daha güvenli hale getirebiliriz. TED لو كان عندي رسالة واحدة لكم، هي: ليس هناك أمر محسوم فيما يخص العنف ويمكننا أن نجعل مدننا أكثر أمانًا.
    Biliyorsunuz insanlar ne düşünürlerse düşünsünler, nükleer gücün nasıl daha güvenli yapılacağını anlamak zor iş. TED تعلمون وبالرغم مما يعتقده الناس، أنه من الصعب معرفة كيفية جعل القوة النووية أكثر أمانًا.
    Hükûmetler, yaptırım uygulayarak ve güncelleştirilmiş kanunlarla daha güvenli internet ortamı oluşturmalı. TED يجب على الحكومات إنشاء شبكة إنترنت أكثر أمانًا من خلال ضمان تطبيق القوانين وتحديثها.
    daha güvenli ve daha rahat çalışma ortamlarında olmuşlardır. Ve ödemeleri de fazla olmuştur. TED أصبحت بيئات العمل أكثر أمانًا وأكثر راحة، وبالطبع، الرواتب أصبحت أكبر.
    Şimdi , erkeği kendisine eş olarak seçen dişi, yavrulamayı daha güvenli olacağı sahile doğru yönelmesi gerekiyor. Open Subtitles الآن بعدما اِختارته كشريكٍ لها الآن يحتاجان إلى التوجه إلى مكانٍ أكثر أمانًا اِلى المياه الساحلية للتكاثر
    Bilemiyorum, ama inan bana laboratuvar önlüğü giymek kalçana sarılı bir tabanca taşımaktan çok daha güvenli. Open Subtitles لا أعرف. أعتقد إنّه أكثر أمانًا أن تكوني في معطف مختبر مِن إمتلاك مسدس مربوط بوركِك، صدّقيني
    Ve bu yeteneğimi kızınız ve belli ki bugünlerde adına "at" dediğimiz devasa midilliler için dünyayı daha güvenli bir hale getirmek için kullanıyorum. Open Subtitles وأنا أستعمل تلك الهدية لجعل العالم مكان أكثر أمانًا لإبنتك وللمهور الكبيرة التي على ما يبدو
    Kimseye güvenmeyin. Hayat öyle daha güvenli. Open Subtitles لا تأتمني أحدًا، فالحياة أكثر أمانًا هكذا.
    Karargâhta ondan alabileceklerini alıp onu yok edecekler. Böylece dünya biraz daha güvenli hale gelecek. - Çevrilmemiş altyazı - Open Subtitles في المقرّ الرّئيسيّ، سيستخرجون منه معلومات بقدر ما يستطيعون وسيتخلّصون منه وسيكون العالَم أكثر أمانًا بقليلٍ.
    Ateş gücü toplamanın çok daha güvenli yolları vardır. Open Subtitles هناك طرق أكثر أمانًا لتبني مستودع أسلحة.
    Tüm bu insanlarla beraber o burada daha güvenli. Open Subtitles لا، إنّها أكثر أمانًا هنا في هذا التجمّع وسط هؤلاء الحضور
    Evet, daha güvenli bir yere taşınacakmışız. Open Subtitles أجل، قالت نحن ننتقل إلى مكان أكثر أمانًا.
    Yolun ortasında daha güvende olmayacağım. Open Subtitles حسنا, أنا لست أكثر أمانًا وسط الطريق اللعين.
    Bu kez buna izin vermem. Sizinle daha güvende olur. Open Subtitles ذلك لن يحدث هذه المرّة، إنّها أكثر أمانًا معكم.
    İşin ilginç yanı Publicolor okul yönetiminden katılımın düzeldiğini öğrendi, duvar yazısı kayboldu ve çocuklar bu resimli okullarda daha güvende hissediyorlar. TED الأمر المثير للاهتمام هو أن هذه المنظمة قد سمعت من مديري المدارس الذين يقولون أن الحضور يتحسن، واختفت الكتابة على الجدران ويقول الأطفال أنهم في الواقع يشعرون أنهم أكثر أمانًا في هذه المدارس الملونة.
    Hapishaneleri güvenli hale getirmek için kullandığımız kaba kuvveti açıklarken onlara karşı sabırlıydım. TED كنت صبورًا معهم، شارحًا لهم سياستنا في استخدام القوة لجعل السجن أكثر أمانًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more