Batıya doğru 20 adım atınca etrafındakilerden daha koyu bir parke taşı göreceksin. | Open Subtitles | سِر عشرون خطوة غرباً وسوف ترى حجراً أكثر قتامة من تلك التي حوله |
Tamam, bu olmuş. Bu biraz daha koyu olmalı. | Open Subtitles | لا، هذا شيء جيد يجب أن تكون أكثر قتامة قليلا |
Sevgiler, en karanlık en zor yoldur ve ve sonuna kadar hala daha koyu büyüyecektir. | Open Subtitles | لك هو أصعب مسار وأحلك، وسوف تنمو أكثر قتامة لا يزال قبل نهاية. |
Kollarındaki o altın sarısı tüyleri düşünüp duruyorum ve merak ediyorum, tüm vücudunda da aynı altın renginde mi yoksa inceldikçe daha koyu bir renge mi bürünüyor? | Open Subtitles | ظللت أفكر بذلك الشعر الذهبي يلامس معصميك، أتساءل ما إذا كان هذا هو نفس لون الشعر الذهبي في جميع أنحاء جسمك أم أنّه يصبح أكثر قتامة كلّما كان أكثر سماكة. |