Eğer kaçırılan adamın fidyesini ödemek için ondan aldığın 2.2 milyon doları kastediyorsan bunun üç kuruştan biraz fazla olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | إذا كنت تقصد المليوني و مئتي ألف دولار التي استقرضتها لدفع فدية الخطف فإنه عليّ أن أقول بأنه أكثر قليلاً من مبلغ زهيد. |
Birer porsiyon biftek yanında biraz fazla vodka. | Open Subtitles | زوج من شرائح اللحم. أكثر قليلاً من شراب "ستولي". |
Bu yüzden, deri rengi uyumsal bir özellikten biraz daha fazlası, Güneş çevresinde dolanan bir kaya parçasında yaşayan bizler için | TED | لذلك، البشرة هي أكثر قليلاً من مجرد سمة تكيّف للعيش في كوكب يدور حول الشمس. |
İkimiz de biliyoruz ki, bundan biraz daha fazlası olacak. | Open Subtitles | كلانا يعرف أن الأمر سيكون أكثر قليلاً من ذلك |
Aslında bundan biraz daha fazlası var. | Open Subtitles | بالواقع، إنه أكثر قليلاً من ذلك. |
Hatta bundan biraz daha fazlası... | Open Subtitles | أكثر قليلاً من هذا |