Sanat okulunda, tasarımın görünüşten ve bir şeyi hissetmekten daha fazlası olduğunu öğrenirsiniz, bu deneyimin tamamımıdır. | TED | في كليّة التصميم تتعلّم بأن التصميم هو أكثر من مجرّد المظهر الخارجيّ المتعلق بشيء ما، بل يتعلق بكامل تفاصيل التجربة. |
Fakat bu küller ve sürü arasındaki bağlantı tesadüften daha fazlası. | Open Subtitles | لكن الوصلة بين هذا الرّماد وهذه القطعان أكثر من مجرّد صدفة بحتة |
Mültecilerin yalnızca hayatta kalmalarından öte çok daha fazlasını yapabiliriz. | TED | ولكن يمكننا أن نقوم بما هو أكثر من مجرّد مساعدة اللاجئين على البقاء على قيد الحياة. |
Ve gerçek şu ki, bunca yıl sonra iştahından daha fazlasını kaybetmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنّه بعد تعاقب سنوات كثيرة تبدئين في خسارة أكثر من مجرّد ميولاتك. |
O resimde bir kediden fazlası var. | TED | في هذه الصورة هناك أكثر من مجرّد قطّة. |
Biliyorsun, bu evi baban yaptı ve herkesten daha yetenekli bir işadamıydı. | Open Subtitles | أوتدرين؟ لقد شيّد والدكِ هذا المنزل وكان أكثر من مجرّد صناعة محترمة |
Umarım House ve Cuddy arasında oynaşmaktan fazlası vardır. | Open Subtitles | آمل أن يكون (هاوس) و(كادي) أكثر من مجرّد نزوة |
Ancak planktonlar için güneşten daha fazlası gerekiyor. | Open Subtitles | لكن تحتاج العوالق أكثر من مجرّد الشمس لتصل إلى أقصى حدّ لها |
-...ama bu öylece bir yeminden daha fazlası. | Open Subtitles | و لكنّه أكثر من مجرّد عهد نعم , أفهم ذلك |
Bu binaların isimleri etiketten daha fazlası olacak. | Open Subtitles | أسماء هذه المباني أصبحت أكثر من مجرّد تعريف |
Bazen de yabancı istilacılar ile Kuzeyli aptallarda görünenden çok daha fazlası saklıdır. | Open Subtitles | وأحياناً هناك أكثر من مجرّد غزاة أجانب وحمقى شماليون مما تدركه العين. |
Burada söz konusu olan benim hayatımdan daha fazlası. | Open Subtitles | هنالك أكثر من مجرّد المخاطرة بحياتي |
Ama arkadaştan daha fazlası olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريده أن يكون أكثر من مجرّد صديق |
Bizce bu kendi aramızda ki birkaç kelime oyunundan çok daha fazlasını hakkediyor. | Open Subtitles | نحن نعتقد أنّ هذا يستحقّ أكثر من مجرّد تلاعب زائف بالألفاظ بيننا. |
Sadece görünüşünden daha fazlasını önemsediğini gösterir. | Open Subtitles | أن أظهر اهتمامي بما هو أكثر من مجرّد مظهرها |
Bu parçalardan daha fazlasını bulamaz mısın? | Open Subtitles | ألا يمكن أن تحصل على أكثر من مجرّد جزيئات؟ |
Ancak nerede yiyecek bulacağından daha fazlasını öğrenmesi gerek. | Open Subtitles | لكنه يحتاج أن يتعلم أكثر من مجرّد معرفته أينما يجد الطعام |
Bir gardiyan olmaktan daha fazlasını umut etmiş. | Open Subtitles | كان لديه أمل بأن يكون أكثر من مجرّد حارس سجن |
Bu insanlar benim için rozet numaralarından daha öte. Onlar benim arkadaşım. Onlar benim ailem. | Open Subtitles | هؤلاء أكثر من مجرّد أرقام شارة بالنسبة لي، إنّهم أصدقائي، عائلتي |
Yüce bir kalpten çok daha fazlası var, dostum. | Open Subtitles | إنّه أكثر من مجرّد عطفٍ يا صديقي. |
Biliyorsun, bu evi baban yaptı ve herkesten daha yetenekli bir işadamıydı. | Open Subtitles | أوتدرين؟ لقد شيّد والدكِ هذا المنزل وكان أكثر من مجرّد صناعة محترمة |
Umarım House ve Cuddy arasında oynaşmaktan fazlası vardır. | Open Subtitles | آمل أن يكون (هاوس) و(كادي) أكثر من مجرّد نزوة |