Her şeyi yiyebilirsin, çam kozalağı, hatta bakla. | Open Subtitles | بإمكانكِ حتى تكسير أكواز الصنوبر والفاصوليا المجففة |
Siz onu ararken ben arka tarafta bu hokey sopasıyla bir ağaca çam kozalağı atıyor olacağım. | Open Subtitles | , لذا , بينما أنتما يارفاق تهتميان بذلك سأكون في الخلف أضرب أكواز الصنوبر في الشجرة بهذه عصى الهوكي |
Seneye kesinlikle kozalak keseceğiz. | Open Subtitles | سنشرح أكواز الصنوبر بكل تأكيد في العام القادم |
Beyzbol kartları topladım, kozalak boyadım. | Open Subtitles | جمعت بطاقات البيسبول، وطليت أكواز الصنوبر |
Ya da ön bahçemdeki karın üstüne 4,5 metre uzunluğunda harflerle "Büyük Yahudi" yazmak için yüzlerce kozalak kullanabilirim. | Open Subtitles | أو ربما يمكن أن نستخدم فقط مئات من أكواز الصنوبر لنكتب كلمة! يهودي كبير" |