"ألا تمانع" - Translation from Arabic to Turkish

• Sorun olmaz mı
• olur mu
• Sakıncası yoksa
• sakınca var
• Bir sakıncası var mı
• rahatsız etmez

Gerçekten onu partiye götürmek senin için Sorun olmaz mı?
ألا تمانع حقا أن تقوم بإصطحابه إلى الحفلة؟

Senin için Sorun olmaz mı?
ألا تمانع ذلك؟

O yüzden bizi resimlerle bagdastïrmasïna izin verdim. olur mu?
لهذا سمحت لها بأن تشبهنا بصور الكتاب أمل ألا تمانع

Birkaç hafta birlikte takılmasak olur mu?
ألا تمانع أن لانخرج معاً لبضعة أسابيع؟

Sakıncası yoksa, köşedeki çocukları ziyaret eder misin?
ألا تمانع أن تزور رجال الزاوية ؟ على الأطلاق

Sakıncası yoksa Grace'e gidip onların hindilerinden bir tane sipariş etsek de...
ألا تمانع بنزولي تحت عند "غريسز" لحجز إحدى عشواتهم للديك الرومي؟ -كي لانضطر للطبخ؟

Peki o halde ismini kullanmamda bir sakınca var mı?
حسنٌ إذن ألا تمانع إن إستعملت إسمك؟

- Şuradaki aletlere bakmamın Bir sakıncası var mı?
ألا تمانع أن أحظى بقليل من رفع أثقالك؟ أفعل ما تشاء.

Umarım eriştenin azıcık baharatlı olması seni rahatsız etmez.
آمل ألا تمانع أن تكون المعكرونة حرّيفة.

Sorun olmaz mı yani?
ألا تمانع ؟

Bu yeniden birlikteliğimizi başka bir tarihe ertelesek, olur mu?
ألا تمانع لو أجلنا هذا الإجتماع

Geceyi seninle geçirsem olur mu?
ألا تمانع بقائي هنا الليلة؟

Onunla yalnız konuşsam olur mu?
ألا تمانع حديثي معه منفرداً؟

Sakıncası yoksa ruhsata senin ismini yazdırdım.
اوه ، آمل ألا تمانع وضعت أسمك في عقدها

Sakıncası yoksa alıyorum.
أتمنى ألا تمانع

Sakıncası yoksa?
ألا تمانع ؟

- Birlikte olduğum adamın ne kadar bahşiş bıraktığını söylemende bir sakınca var mı?
ألا تمانع بإخباري البقشيش الذي تركه لك؟

- Evet, eve dönüyorum. Karavanın içine bir göz gezdirmemde sakınca var mı?
-أجل، عائد إلى موطني ألا تمانع أن ألقي نظرة داخل سيارتك؟

Buraya oturmamın Bir sakıncası var mı?
ألا تمانع إن جلست هنا

Yemeklerin vejetaryen usulde hazırlanmış olması sizi rahatsız etmez umarım.
أرجو ألا تمانع من الطعام النباتي؟