"ألذ" - Translation from Arabic to Turkish

    • en lezzetli
        
    • en güzel
        
    • en tatlı
        
    • daha lezzetli
        
    • leziz
        
    • tadı daha güzel
        
    Şimdiye kadar tattığın en lezzetli sakız olmadığını söyle. Open Subtitles أخبرني بأنها ليست ألذ علكه تذوقتها في حياتك
    Dondurma, gezegendeki en lezzetli yiyecek olabilir. Open Subtitles البارفيه ربما يكون ألذ شئ على سطح الكوكب
    O boru en güzel şekerlemelerin yapıldığı odalardan birine Gidiyor. Open Subtitles ذلك الانبوب. يؤدي مباشرتاً الى الغرفة التي اعد بها ألذ شوكلاتة مغطاة بهلام الفراولة
    Yediğin en güzel yemek olmayacaktır, ama karnını doyurur. Open Subtitles إنّها ليسَت من ألذ الأطعمَة التي لم تتذوقيها من قبل ولكن يمّشي الحال.
    Şarap için Aquitania'ya ya gitmelisin. Dünyanın en tatlı üzümleri. Open Subtitles من أجل النبيذ يجب عليك أن تذهب لأكويتانيا ألذ أنواع الكروم على الأرض
    Bu ozgurluk bebek... ozgurlukten daha lezzetli olan nedir biliyor musun? Open Subtitles إنها الحرية يا فتى أتعرف ما هو ألذ طعماً من الحرية؟
    Küçükken hasta olursam en lezzetli tavuk suyuna çorbayı yapar, içinde servis ederdi. Open Subtitles حين كنت فتاةً صغيرة, إذا مرضت كانت تعد ألذ حساء مرق الدجاج وتقدمه لي فيه
    Ve sonra, dünyanın en lezzetli böreklerini yapan annem vardı. Open Subtitles وأمي التي كان تصنع ألذ كعكة في العالم.
    İnce kabuklu, lanet olası hayatınız boyunca yediğiniz en lezzetli şey olacak bu. Open Subtitles هذه القشرة، ألذ شيء و ألعن شيء ستتذوقانهفيحياتكمااللعينة"
    Şimdiye kadar yediğim en lezzetli şey. Open Subtitles إنّها ألذ كرات أرز تناولتها بحياتي
    Onları neredeyse dünyadaki en lezzetli şey gibi hatırlıyorum. Open Subtitles أتذكر أنا كانت ألذ شيء على الاطلاق
    Hayatımda en güzel çörekleri orada yedim. Open Subtitles يقدمون ألذ قطع الدوناتس التي تناولتها في حياتي
    Hayatımdaki en güzel ıstakozları orada yedim. Open Subtitles حيث أكلت ألذ سرطان بحر تذوقته من قبل
    Burada Kino adında bir barmen vardı. Şimdiye kadar tattığım en güzel romu yapardı. Open Subtitles كان لديهم ساقي بار وكان يصنع ألذ شراب
    Scotty gelmiş geçmiş en güzel pastayı yaptı. Hadi pastayı getirelim. Open Subtitles لحظة، "سكوتي" صنع ألذ كعكة، لنحضر الكعكة
    Ve o tatlı anı ölümsüzleştirmek için insanlarımız, bu limon ağacını dikti, limon o zamanlar en tatlı meyveydi. Open Subtitles وتخليداً لتلك اللحظة الحاسمة ، شعبنا زرعوا هذه الشجرة الليمون كان ألذ فاكهة مُتاحة بذلك الوقت
    İntikam ikinci en tatlı zevktir Hatun becermek birincisi Open Subtitles ♪ الإنتقام هو ثاني ألذ متعة , بعد الجنس ♪
    Bahçeye götürüp, en tatlı meyvelerin nerede yetiştiğini göstermemi istedi. Open Subtitles سألني إذ ربما آخذها للحقول اليوم لأريها أين تنمو ألذ الفواكه
    Sizin bahçelerinizden geldiğinde çok daha lezzetli olacağını düşünmüyor musun? Open Subtitles ألا تظنين أن طعمه سيكون ألذ لو أنه من بساتينكِ؟
    Cennetteki rabbimiz aşkına, bu hayatımda yediğim en leziz yemek! Open Subtitles يا إلهي الذي في السماء ألذ طعام تناولته طيلة حياتي
    Dostum, her şeyin tadı daha güzel. Sanırım hoşunuza gitti. Open Subtitles كل شيء ألذ أظن أنها تروق لك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more