Bu laboratuvar, bulaşıcı bakteri özelliklerini inceleyen İskoç bilim insanı Alexander Fleming'e ait. | TED | ينتمي هذا المختبر إلى أليكسندر فلمنغ، وهو عالم إسكتلندي يدرس خصائص البكتيريا المعدية. |
Üç ay sonra, Alexander McQueen'in defilesine çıktım ilk kez, dişbudak ağacından elle yontulmuş bir çift bacakla. | TED | بعد ذلك بثلاثة أشهر, قمت بأول عرض أزياء لي للمصممة أليكسندر مكوين مرتدية أرجل خشبية منحوتة باليد مصنوعة من رماد صلب |
Bay Leopold Kessler, Bay Alexander Harris. | Open Subtitles | ، السيد ليوبولد كيسلر السيد أليكسندر هاريس |
Houston'da Etta Mae Alexander'ı aradım. | Open Subtitles | أجريت مكالمة لإيتا مي أليكسندر في هيوستن |
333. Bölük müzik öğrencisi Aleksander Akimov. | Open Subtitles | الطالب الناشيء لفصيل الموسيقى بالفوج الـ333 (أليكسندر أكيموف) |
Alexander Frederick Corvis, söyleyecek son bir sözün var mı? | Open Subtitles | أليكسندر فريدريك كورفس، هل لديك أى كلمات أخيرة؟ |
Alexander Frederick Corvis, söyleyecek son bir sözün var mı? | Open Subtitles | أليكسندر فريدريك كورفس، هل لديك أى كلمات أخيرة؟ |
Alexander Pryce ödevini bitirdi, annesini öptü, ve dışarı çıktı. | Open Subtitles | أليكسندر برايس أنهى واجبه وقبّل والدته وخرج للركض |
Alexander Mahone'un doğru ve yanlış ile ilgili ilginç bir bağı var. | Open Subtitles | أليكسندر ماهون لديه علاقة شيقة بين الصح و الخطأ |
Post dolduran Max Alexander isimli kişi gizemli bir şekilde öldü. | Open Subtitles | محنط حيوانات يُدعى ماكس أليكسندر سُحق بطريقة غامضة حتى الموت |
Ve bu adamları öldürün. Alexander anladın mı? Evet... evet.. evet.. | Open Subtitles | وإقتل جميع هؤلاء الرجـال يا " أليكسندر " ؟ لقد أخفقنـا يارجـل |
Alexander Meydanındaki Dünya saati annemin doğum gününe doğru ilerlerken, bölünmüş bir ulusun ve olan şeylerin, birlikte ait olan, birlikte gelişen... sosyal kalkınmasını küçük yuvarlak bir top birleştirmişti. | Open Subtitles | بينما تدافع الزمن في جادة أليكسندر باتجاه ميلاد أمي وحدت كرة مستديرة صغيرة التقدّم الاجتماعي للأمة المقسومة و جعلت ما ينتمي إليها ينسجم أكثر |
Alexander Meydanındaki Dünya saati annemin doğum gününe doğru ilerlerken, bölünmüş bir ulusun ve olan şeylerin, birlikte ait olan, birlikte gelişen... sosyal kalkınmasını küçük yuvarlak bir top birleştirmişti. | Open Subtitles | بينما تدافع الزمن في جادة أليكسندر باتجاه ميلاد أمي وحدت كرة مستديرة صغيرة التقدّم الاجتماعي للأمة المقسومة و جعلت ما ينتمي إليها ينسجم أكثر |
USS Independence, Alexander Nevsky konuşuyor. | Open Subtitles | إلى جيش أسطول الولايات المتحدة "أنا "أليكسندر نيفسكي |
ya da Alexander Jaluzileri; | Open Subtitles | أو أن "أليكسندر" مكتشف أغطية النوافذ قال أنه لا يريد |
Alexander Kirk'i yakalamak istiyorsak bunun için onun yardımına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | (وإذا كُنا نود الوصول إلى (أليكسندر كيرك فسنحتاج إلى مُساعدتها لفعلها |
Yuvaya ulaştığı zaman Alexander, Harpia kartalının ölümcül silahlarından korunmak zorunda pençelerinden. | Open Subtitles | فور وصول (أليكسندر) للعشّ عليه :أن يتحصّن من أقوى أسلحة العقاب الخطاف |
Bugün, anne mesafesini koruyor ama Alexander defalarca saldırıya uğradı. | Open Subtitles | الأنثى اليوم راقبته عن بعد لكن (أليكسندر) هوجم مرّات عديدة |
Hans, Aleksander'ı muhbir olması için asla ailesiyle tehdit etmezdi. | Open Subtitles | (هانس) لن يهدد أسرة (أليكسندر) لكي يجلب له المعلومات |
Aleksander Dover'ı vuran kişi bunu Hans'ı ele geçirmek için yaptı. Evet. | Open Subtitles | الشخص الذي أطلق على (أليكسندر دوفر) للحصول على (هانز) |
Şüpheli Dr Alexandre Beck bu sabah tutuklanamadan kaçtı. Kendisi aynı zamanda... | Open Subtitles | المتهم الدكتور أليكسندر بيك قد هرب اليوم صباحاً قبل إعتقاله. |
Aleksandre losava'ya yakından bakmalarını tavsiye ederim. | Open Subtitles | أنصح أن تراقبوا (أليكسندر يوسافا) عن كثب |