Hanfendinin sadece bu teferruatı imzalamasının mahkemede görünmesi gerek, hepsi bu kadar. | Open Subtitles | إنها فقط تحتاج لتوقيع هذه الوثيقة المثول أمام المحكمة وهذا كل شيء |
Bunun mahkemede ele aldgmz konuyla hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | هذه المعلوماتِ لَنْ تَكُونَ مهمة لتطرح أمام المحكمة. |
mahkemeye çıkıp çıkamayacağıma karar vermek için ruh sağlığıma bakıyorlar. | Open Subtitles | تقييم نفسي لمعرفه أذا كنت قادره على المثول أمام المحكمة |
mahkemeye çıkıp çıkamayacağıma karar vermek için ruh sağlığıma bakıyorlar. | Open Subtitles | تقييم نفسي لمعرفه أذا كنت قادره على المثول أمام المحكمة |
Şimdi Boston'da bulunan Yüksek mahkeme önünde yapacak bir şeyi olan herkes duyun, yaklaşın ve hazır bulunun. | Open Subtitles | استمعوا، كل مَن لديه قضية أمام المحكمة العليا... |
Şu adliye sarayının önündeki granit. | Open Subtitles | لقد استطعنا التخلص من حجر الوصايا العشر القابع أمام المحكمة |
Bugün, ailemin, arkadaşlarımın, Tanrı'nın ve topraklarımızdaki en yüce mahkemenin huzurunda | Open Subtitles | اليوم، من أمام عائلتي وأصدقائي، وربي ومن أمام المحكمة العليا |
mahkemede tanıklık yapmam için baskı yapacak. | Open Subtitles | سوف يجبرني على الحضور للشهادة أمام المحكمة |
Hayır. Ona kendin anlatmalısın. Eldon Perry ve amcan sana bakarken bunu mahkemede de anlatabilecek misin? | Open Subtitles | كلا, عليك بأن تقول له هذا شخصياً هل أنت مستعد لقول هذا أمام المحكمة وأمام إلدون بيري وعمك جاك ؟ |
İnan bana, herşeyden çok isterim mahkemede ayağa kalkıp hakkında ne düşündüğümü söylemeyi... kim olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | الوقوف أمام المحكمة وقول رأيي في .. تعلمين من |
- Söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | -أي شيء تقوله يمكن و سوف يستخدم ضدك أمام المحكمة |
mahkemede senin depresyon yüzünden ölmek istediğini söyleyen bir akıl hastası olduğunu ileri sürüp tanıklık yaparak. | Open Subtitles | عن طريق الوقوف أمام المحكمة و إخبارهم بأنَّك مضطرب عقليًا بأنَّك تريد الموت بسبب الاكتئاب |
mahkemede senin depresyon yüzünden ölmek istediğini söyleyen bir akıl hastası olduğunu ileri sürüp tanıklık yaparak. | Open Subtitles | عن طريق الوقوف أمام المحكمة و إخبارهم بأنَّك مضطرب عقليًا بأنَّك تريد الموت بسبب الاكتئاب |
Bugün, Lincoln'ın askıya alınan 1861'deki 'Adamı mahkemeye Getir'* emrini inceleyeceğiz. | Open Subtitles | اليوم سنستكشف فى تاريخ لينكولن لعام 1861 تعليق للمثول أمام المحكمة |
diyor. 3 yaşındaki çocuk mahkemeye çıkıyor. | TED | أطفال في الثالثة من العمر يمثلون أمام المحكمة. |
Çarşamba bu davayı mahkemeye götürmem lazım. | Open Subtitles | علي رفع هذه القضية أمام المحكمة يوم الأربعاء |
Bunu yine tekrar edecek... eğer sen tanıklık etmezsen ve onu mahkemeye çıkartamazsak. | Open Subtitles | وسيقوم بهذا الفعل مرارا وتكرارا إلا أن تقفي أمام المحكمة كشاهدة ضده سنقوم بجره إلى المحكمة |
Beni tutuklayacak, suçlayacak, ve mahkemeye çıkaracak. | Open Subtitles | سيقوم بإعتقالي, ويتوجيه التهم إليّ ويجعلني أمثل أمام المحكمة |
Ve bugün kadar hiçbir baglantilari üçü ile ilgi bulunamamaktadir sen Beni demek mahkeme önünde 3 ne karsi getirmek istiyorsun | Open Subtitles | و حتى اليوم لم يتم العثور على أي جثة من الجثث الثلاث أتعني أن عليّ جلب الثلاث جثث ! أمام المحكمة لمعاينتها ؟ |
Yüksek mahkeme önünde kaç kere savunma yaptınız? | Open Subtitles | كم مرةً رافعتِ أمام المحكمة العليا؟ |
On Emir'den kurtuluyoruz. Şu adliye sarayının önündeki granit. | Open Subtitles | لقد استطعنا التخلص من حجر الوصايا العشر القابع أمام المحكمة |
Şu an burada, mahkemenin huzurunda, | Open Subtitles | في القضية المعلقة أمام المحكمة |
Ama ister inan ister inanma, çoğu insan mahkemeden önce ortalıkta görünmez. | Open Subtitles | لكن، صدّق أو لا تصدّق، معظم الناس لم تظهر أبدأ أمام المحكمة |
Bu duruşma, Elka Ostrovsky'ye karşı açılmış olan, 10421 numaralı davada akli dengesinin mahkeme karşısına çıkabilecek kadar yerinde olup olmadığına karar vermek için açılmış olan bir duruşmadır. | Open Subtitles | إذا كانت المتهمة مؤهلة للمثول أمام المحكمة في القضية رقم 10421 الشعب مقابل أوستروفسكي إيلكا |