Adamlarının gözlerinin önünde öldürüldüğünü görmek kalbini nasıl acıtır bilirim. | Open Subtitles | رؤية الرجال يموتون أمام عينيك أعلم أن هذا يحطم فؤادك |
Kendi kızının gözlerinin önünde büyürken görmenin nasıl bir his olduğunu bilmek istiyordum. | Open Subtitles | بحق أريد أن أعرف ما هو شعورك وأنت ترى إبنتكَ تكبر أمام عينيك |
Anlıyor musun, kaçmıyor. Aslında onların gözlerinin önünde ölüyor. | Open Subtitles | أترى، هو لايهرب، بل يموت بالفعل أمام عينيك. |
Bu mükemmel yıldızları, gözlerinizin önünde, hem de reklam kesintileri olmadan, stereo ve renkli olarak, hayran kalacak ilk siz olun. | Open Subtitles | كُن أول الحاضرين لهؤلاء النجوم ـ ـ ـ للعرض الساحر والملون أمام عينيك دون أن تقاطعك الإعلانات |
gözlerinizin önünde karınızı alıp komşunuza vereceğim, o da, bu güneşin altında onunla yatacak. | Open Subtitles | و سأخذ زوجاتك أمام عينيك .. وأعطيهم لجارك وسوف تنام مع زوجاتك .. |
Sokaklar daracık trafikle boğuşuyorsun, hayatın gözlerinin önünden geçiyor... | Open Subtitles | وأنت خائف جداً من المرور وحياتك تمر أمام عينيك |
Bu orospu çocukları, kuzenini gözünün önünde öldürdüler dostum. | Open Subtitles | ذلك الرجل هو من قتل قريبك أمام عينيك يا رجل |
Şimdi, Dr. Johannson... şu anda gözlerinin önünde kaç parmak var? | Open Subtitles | الآن ، دكتور يوهانسون... كم عدد الأصابع أضع أمام عينيك الآن؟ |
Karına gözlerinin önünde tecavüz eder ve boğazını keserim kızlarını da kendime saklarım. | Open Subtitles | سأغتصب زوجتك أمام عينيك وأقطع حلقها وسأحتفظ بابنتك لنفسي |
gözlerinin önünde duran kişiyi görmedin. | Open Subtitles | انت لم تر ابداً الشخص الوحيد الذي كان واقفاً أمام عينيك |
Şimdi gözlerinin önünde sihirli karıştırmamı yapıyorum. | Open Subtitles | و أمام عينيك الآن. سأعمل هذة المراوغة السحرية. |
Banka hesaplarını kapatıp dış dünya ile olan tüm bağlantılarını gözlerinin önünde yok ediyorum. | Open Subtitles | وبينما تفقد كل صلة بالعالم الخارجي، وبينما تختفي حياتك أمام عينيك. |
Şişmanlık Frank. Açık ve net. Bir insan gözlerinin önünde şişmanlıyor. | Open Subtitles | هي سمنة يا فرانك، ببساطة شخص يصبح سميناً أمام عينيك |
Bunu da bütün aile fertlerini gözlerinin önünde öldürdükten sonra yaparım. | Open Subtitles | و لكن ليس قبل أن أقتل كل فرد من الأفراد الموجودين في مجلة العائلة . أمام عينيك |
Sevdiğin birinin gözlerinin önünde kanamadan öldüğünü görmenin... ne demek olduğu anlaman gerek. | Open Subtitles | أريدك, أن تفهم لترى شخصاً تُحبه، ينزف حتى الموت أمام عينيك. |
Ama yine de, hayret verici bu sihir, işte gözlerinizin önünde durmaktadır. | Open Subtitles | على الرغم من وجود هذا السحر الرائع.. متربعاً أمام عينيك. |
Özellikle geceleri işten dönenler ana yolları kırmızı ve altın sarısına boyadığında, şehrin damar sistemi tam da gözlerinizin önünde o hayati fonksiyonunu gerçekleştiriyor. | TED | وخصوصا في المساء. عندما يقوم هؤلاء المتنقلون بجعل هذه الأوردة تبدو حمراء وذهبية على نحو مذهل: ويقوم نظام الأوعية الدموية الخاص بالمدينة بوظائفه الحيوية. أمام عينيك تماماً. |
Bay Darley'nin, gözlerinizin önünde oğlunuza saldırarak onun ölümüne yol açtığı yönündeki ifadeniz hâlâ geçerli mi? | Open Subtitles | أنت تقول أن السّيد (دارلي) أمام عينيك هاجم إبنك وتسبّب في موته؟ |
Bütün hayatın gözlerinin önünden geçer. | Open Subtitles | شريط حياتك يمر بالكامل أمام عينيك |
Bazı insanlar ölümlerine ramak kala bütün hayatlarının bir anda gözlerinin önünden geçtiğine inanır. | Open Subtitles | بعض الناس يظنون أنه في ... اللحظات التي تسبق موتك تمرق حياتك أمام عينيك |
Pastayı gözünün önünde yiyorlar üstelik yapan sensin. | Open Subtitles | مقرف أن ترى الفطيرة تُأكل أمام عينيك وأنت ساعدت في خبزها |
Yetimleri analığıyla işi pişirmekten gözünün önünde olan bitenin farkına varamadın. | Open Subtitles | أنت مشغول بإقامة العلاقات مع الفتاة التى تعمل بدار الأيتام لدرجة أنك لم تعد ترى الصواب أمام عينيك |
Tüm hayatın avuçlarının içinde parça parça oluyor. | Open Subtitles | أن تتدمر حياتك كاملة أمام عينيك |