Evet, şu anda onların tek umudu. Çocuk babasının şerefsiz böbreğini alacak. | Open Subtitles | أجل ، و الآن هو أملهم الوحيد الإبن سيأخد كلية أبيه الأرعن |
O kızın onların tek umudu olduğunu asla anlamayacaklar. | Open Subtitles | ولن يعلموا أبداً أنها كانت هي أملهم الوحيد |
İnsanlarımı kurtarmaya çalışıyorum. Bu gemi onların tek umudu. | Open Subtitles | أنا أحاول انقاذ قومي، هذه السفينة هي أملهم الوحيد |
New York halkının son umudu siz olacaksınız. | Open Subtitles | شخص من نيويورك وسوف تعتبركم أملهم الوحيد. |
İyi bir damat onların son umudu. | Open Subtitles | أنتِ أملهم الوحيد في الحصول على الصهر المثالي الذي يوافق معاييرهما. |
tek umutları, dünyada büyük bir enflasyon dalgası. | Open Subtitles | أملهم الوحيد هو التضخم في جميع أنحاء العالم لكن يجب أن يكون التضخم كبيراً |
Egeria'nın sağlığını düzeltmek toplum olarak sürekliliklerini sağlamak için tek umutları. | Open Subtitles | و إستعادة صحة إيجيريا ربما يكون هو أملهم الوحيد للعيش |
Onların tek umudu İsa'nın dirilmiş olması. | Open Subtitles | أملهم الوحيد هو عيسى المبتعث من الموت |
Ailemizin toparlanmadaki tek umudu benim. Bana bunu neden söylemedin? | Open Subtitles | أنا أملهم الوحيد في إعادة البناء - لماذا لم تخبرني بذلك؟ |
tek umutları, genç ve sağlıklı birinin ya da organlarını bağışlamaya gönüllü olmuş birinin ölmesini beklemek. | Open Subtitles | أملهم الوحيد هو أن شخصا ما سوف تكثف ويتطوع أو أي شخص من الشباب والأصحاء الذين وافقوا على التبرع بأعضائهم يموت. |
Buna karşın yılanlarsa aylardır açlar ve tek umutları sabırla bekleyerek yakalayacakları bir av. | Open Subtitles | لكن بالرغم من أن الأفاعي يجوّع لشهور أملهم الوحيد من التعب واكل وجبة طعام هو ان يتحلى بالصبر ويثبت |
33 adam yer altında. 300 anne, baba, kardeş var ve tek umutları biziz. | Open Subtitles | هناك 33 شخص تحت الأرض هناك300أم وأبوأبنوأخت .. ونحن أملهم الوحيد |