| Şu hayatımda saçmalıklarına katlanmak dışında başka şeyler de yapayım demiştim. | Open Subtitles | أردت أن أفعل أمور أخرى في حياتي غير التعامل مع هراءكِ |
| DR: Evet. Ve biz başka şeyler için de bakıyoruz | TED | ديفيد روكويل: صحيح، ونحن نبحث عن أمور أخرى |
| Fakat imkansız ve yapılamayacak başka şeyler de var, Anna! | Open Subtitles | لكن هناك أمور أخرى أمور مستحيلة ، ولا يمكن القيام بها |
| Bir grup matematikçi, filozof ve bilgisayar uzmanıyla çalışıyorum, Diğer şeylerin yanında, oturup makine zekasının geleceği üzerine düşünüyoruz. | TED | أنا أعمل مع مجموعة من أخصائي الرياضيات والفلاسفة وعلماء الكمبيوتر، نجلس معًا نفكر في مستقبل ذكاء الآلة، و أمور أخرى. |
| Babanın Diğer şeylerle birlikte bize bıraktığı... bu güzel durumdan. | Open Subtitles | الوضعاللطيفالذيتركناوالدكفيه, إلى جانب أمور أخرى |
| Sattıkları diğer şeyler arasında... | Open Subtitles | من بين أمور أخرى قاموا ببيعها هي |
| Fakat dürüst olursak, yoğun bir emek istiyordu ve yapacak başka işlerim vardı, inanır mısınız bilmem. | TED | لكن لأكون صريحا يارفاق، كانت تحتاج جهدا مكثفا وكان لدي أمور أخرى أقوم بها صدق أو لاتصدق. |
| - Düşünecek başka şeyler var. - Ne gibi? | Open Subtitles | هناك أمور أخرى يجب النظر فيها مثل ماذا ؟ |
| Zamanı, başka şeyler düşünmek için kullanıyorsunuz. | Open Subtitles | فإنّك تستعمل الوقت للتّفكير في أمور أخرى |
| Tabii ki başka şeyler aklımdaydı . | Open Subtitles | من الواضح، أنه كان لديّ أمور أخرى تشغلني |
| Ve vücudunuzda, özellikle koşmak için tasarlanmış başka şeyler de var. | Open Subtitles | وهناك أمور أخرى تخص بدننا وجدت من أجل الجري |
| Evet, bir de konuşmamız gereken başka şeyler var. Bir yarış jokeyi için mühim olan şeyler. | Open Subtitles | و هناك أمور أخرى يجبُ أن نناقشها . خاصّة بالمتسابقين |
| Erkekler uzaktayken başka şeyler de olur... | Open Subtitles | هناك أمور أخرى تحدث عندما يرحلون الرجال، |
| Bu arada başka yerlerde de başka şeyler oluyordu: | Open Subtitles | في هذه الأثناء، في أماكن أخرى، أمور أخرى كانت تحدث: |
| Kimse buraya parti ya da benim için gelmez. başka şeyler için gelirler. | Open Subtitles | الناس يأتون هنا إلى حفلتي، ولكنهم لا يأتون من أجلي، بل من أجل أمور أخرى |
| Diğer şeylerin arasında ciddiyet ve pişmanlık seni bekliyor olacak. | Open Subtitles | من بين أمور أخرى الاعتدال والرصانة انهم ينتظرونك |
| Ben Diğer şeylerle aynı zamanda bir film yapıyorum Yapmaya çalışıyorum daha doğrusu. | Open Subtitles | أنا هنا لأنتج فيلمٌ ما، من بين أمور أخرى أحاول الإنتاج، هنالك الكثير من الأدوار بقيت لأجل الممثلين |
| Evet ama diğer şeyler var. | Open Subtitles | نعم، ولكن هناك أمور أخرى لها أولوية. |
| Senin işin Reid, benim ilgilenmem gereken başka işlerim var. | Open Subtitles | انه عملك,ريد,أما أنا فلدي أمور أخرى لأعمل عليها |
| Ve tüm hayatımı ondan nefret etmekle harcamayı bırakınca başka şeylere odaklanabilmeye başladım. | Open Subtitles | و عندما توقفت عن قضاء كل وقتي أكرهه كان لدي التركيز على أمور أخرى |
| Bence bu benim için önemli bir adımdı ve şimdi Başka şeylerle uğraşıyorum | Open Subtitles | والآن منشغلة في أمور أخرى |
| Başka şeylerden de konuşabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا التحدث عن أمور أخرى |
| Babanın bugün yapacak başka işleri var. | Open Subtitles | أجل، هذا صحيح. والدكِ مشغول بالعمل على أمور أخرى. |
| Seninle konuşmak istediğim başka konular var. | Open Subtitles | هذا هو ما وددت أن أتحدث إليك عن أمور أخرى |
| Cinsiyeti kullanmaya alıştık ve tüketicilerle ilgili başka şeyleri ölçmenin yollarını bulmaya başlamamız bizim için önemli, böylece cinsiyete geri dönmeyiz. | TED | اعتدنا الاعتماد على الجنس، ومن المهم أن نبدأ بإيجاد طرق لتحديد أمور أخرى عن المستهلكين كي لا نعود للاعتماد على الجنس ثانيةً. |
| Kızıl bereliler başka işlerle meşgul. | Open Subtitles | القبعات الحمر منشغلين في أمور أخرى سوف نكون بخير |
| başka şeylerin gerçekleşmesini diliyorudu, onlar da oldu. | TED | هذه الشابة تمنت حصول أمور أخرى .وقد حدث |