Şimdi burada oturmuş, sana söylemek istediğim ama söyleyemediğim onca şeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | و أنا جالسة الآن أفكر في الأشياء التي وجب أن أقولها و لم أفعل |
Bir peri masalındaki lanetlenmiş prenses gibi burada oturmuş diğerleri gibi fuara gitmek yerine dikiş yapıyorum. | Open Subtitles | بينما أنا جالسة هنا أخيط مثل أميرة ملعونة في حكاية خرافية ولستُ ذاهبة للمعرض مع الآخرين |
Gün doğumunda burada oturmuş öylece şehre bakıyorum, ve anlamıyorum, gördüğümüz onca şeyden sonra, nasıl olurda hala bu kadar güzel görünür? | Open Subtitles | أنا جالسة أنظر إلى شروق الشمس، المدينة و أتساءل، كيف يمكن لشيء أن يبقى بهذا الجمال بعد أن رأينا ما رأيناه؟ |
Peynir yiyen bir ırkçının yanında oturuyorum ben. | Open Subtitles | أنا جالسة بجانب عنصريه تأكل الجبن |
Ne yapıyorum? burada oturmuş k.çını kolluyorum. | Open Subtitles | أنا جالسة هنا أغطيك |