Yani, teknolojiyi sadece deneysel ortamlarda tutmak yerine kalabalıklara nasıl getirebileceğim konusunda heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس لكيفية توفير هذه التكنولوجيا للناس بدلا من حصرها في بيئة المختبر. |
Hepimiz önümüzdeki birkaç ay boyunca aynı çatı altında olacağımız için heyecanlıyım. | Open Subtitles | لأول مره أنا متحمس بأننا جميعا سنكون تحت سقف واحد للشهرين المقبلين. |
Fakülte üyeleri, öğrenciler bugün sizinle konuştuğum için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | ،أعضاء الهيئة التدريسية ،أيها الطلاب أنا متحمس للحديث إليكم اليوم |
Olan oldu. Öyle Heyecanlandım ki! Hiç övülmemiştik. | Open Subtitles | تحدث الأمور، أنا متحمس جداً فنحن لا نتلقى المديح |
Beyler , bu grubun gerçek bir üyesi olduğum için mutluyum. | Open Subtitles | يا رفاق أنا متحمس أني الآن عضو في المجموعة |
Bir mühendis olarak, bu görevin teknik zorlukları beni heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | كمهندس، أنا متحمس لمواجهة التحديات التقنية التي ساواجهها في المهمة. |
Bana hassas, ahmak ihtiyar deyin ya da birilerini ülkeden çıkarma fırsatı fikri beni heyecanlandırdı belki. | Open Subtitles | صفوني بالأحمق الشاعري، أو ربما أنا متحمس لفكرة تهريب أحدهم للخارج من باب التغيير |
Bir kaç gün sonra seni göreceğim için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | أنا متحمس يا صاح لأخرج من هنا في الايام القادمة |
Biz tüm bunların daha başındayız ve ben bu konuda gerçekten heyecanlıyım. | TED | لازلنا حقا في بداية الطريق، وهذا ما أنا متحمس جدا بشأنه. |
Bu sebeple evde bakım yoluyla hastaların hayatlarındaki iyileşmelere yardımcı olma konusunda heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس جداً للمساعدة بتحسين حياة المرضى من خلال الرعاية الصحية المنزلية. |
Yaşlı insanların ev konforunda hayat arkadaşlarıyla beraber ihtiyaç duydukları tedaviyi almalarına yardımcı olma konusunda heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس لتسهيل عملية الحصول على العلاج الذي يحتاجه كبار السن براحة في منازلهم، مع أفضل شريك لهم في الحياة. |
Değişim yapma konusunda ve hastaların hayatını, hastalığın değil kendilerinin yönetmesini sağlamaya yardımcı olma konusunda heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس لإحداث التغيير ومساعدة ضمان أن المرضى، وليس مرضهم، هم المسيطرون على حياتهم. |
Son geliştirdiğimiz teknolojiyi sizlere anlatmak için çok heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس لإخباركم عن هذه التقنية الحديثة التي طوّرناها. |
Topluluklara değer veren birisi olarak, eğlencenin bizi soyutlamayıp bizi birbirimize bağlayacağı bir dünya için heyecanlıyım. | TED | كشخص يهتم بالمجتمعات، أنا متحمس لعالم حيثما تربطنا التسلية بعضنا بدلا من أن تعزلنا عن بعضنا. |
Monica bizimle çalışacağı için çok heyecanlıyım şefimiz Emillio'yu kovmaktan hoşlanmasamda. | Open Subtitles | أنا متحمس بخصوص وجود مونيكا معنا بالرغم من أنني أشعر بالسوء حول طرد كبير الطباخين إمليو |
Pardon. Biraz heyecanlıyım da. Daha önce hiç kedi sırtına binmemiştim de. | Open Subtitles | متأسف أنا متحمس جداً لم أركب على ظهر هر من قبل |
Şimdi ne oldu? Yok bir şey. Sadece Heyecanlandım. | Open Subtitles | لا شيء أنا متحمس و أريد ان نقبض على هؤلاء التافهين |
Affedersin, sana neden tapındığımı bilmiyorum ama seni görünce çok Heyecanlandım. | Open Subtitles | معذرة، لا أدري لماذا عبدتكِ الآن أنا متحمس جداً لرؤيتكِ |
Heyecanlandım, dostum. Süper. Belki yeni Noel geleneğimiz bu olur. | Open Subtitles | ـ أنا متحمس جداً يا رجل، رائع ـ ربما ستكون تقاليد كريسماس جديدة |
Bugün burada olduğum için çok, çok mutluyum, akrabalarımı temsil ettiğim için ve doğuştan gelen bir yetenekle insan dışı sesler çıkarmak dışında bir kariyer yapmayı hayal etmediğim için. | TED | أنا متحمس جدا لتواجدي هنا اليوم، ممثلا أهلي وكل من لم يستطع أن يجعل من قدرته الفطرية في إحداث أصوات غير بشرية، مسيرة مهنية ناجحة |
Bu odada olman beni heyecanlandırıyor çünkü sana bunu söylemek için tam dört yıl bekledim. | Open Subtitles | أنا متحمس لوجودك في هذه الغرفة لأنني انتظرت 4 أعوام لإخبارك بهذا |
Senin heyecanlanman beni heyecanlandırdı! | Open Subtitles | أنا متحمس لأنّك متحمسة |
- Kendimden çok bahsedince, heyecanlanıyorum. | Open Subtitles | أنا متحمس , هل أعبر عن نفسى ؟ |
Şu yeni yeri görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا متحمس للغاية لتفقّد هذا البيت الجديد |