Bir servet, James, ama Ben şanslıyım çünkü bir servet kaybetmeye gücüm yeter. | Open Subtitles | ثروة يا جيمس، لكن أنا محظوظ لأنني أستطيع تحمل فقد ثروة |
Ben şanslıyım ürünüm onları öldürmeden önce sadece kel yapıyor. | Open Subtitles | أنا محظوظ بأن منتجي يجعلهم فقط صلعانقبلأن يقتلهم. |
Tina'ya sahip olduğum için çok şanslıyım o yüzden iş üstündeyken içimden sadece... | Open Subtitles | أنا محظوظ جدا لوجود تينا معي هذا كل ما أفكر فيه عندما نفعلها |
Beni her zaman, yaşamım boyunca destekleyen harika bir ailem olduğu için çok şanslıyım. | TED | أنا محظوظ للغاية كوني أحظى بأسرة رائعة، و التي قدمت إلى الدعم دائما طوال فترة حياتي كلها. |
Diğer rehinelere nazaran şanslı olduğumu da biliyorum. | TED | أنا ادرك أيضا كم أنا محظوظ مقارنة بالرهائن الآخرين. |
Domuz gibi yedi. şanslı olduğumu biliyorum. Başarırsam, terfi edebilirim. | Open Subtitles | أعلم كم أنا محظوظ ,لقد حصلت على هذه الوظيفة بحظ وفير |
bu sabah. yaşadığım için şanslıyım. | Open Subtitles | هذا الصباح ، أنا محظوظ لكوني على قيد الحياة |
Ben şanslıyım çünkü Lexington huzurevindeki stajını garantiledim, | Open Subtitles | أنا محظوظ لأنني أمنت مكان عملي في مركز ليكسينغتون للتقاعد |
Ben şanslıyım, bana süpürme işi verdiler. | Open Subtitles | أنا محظوظ أننى حصلت على مكنسة |
Evet, Ben şanslıyım. | Open Subtitles | نعم , أنا محظوظ |
Ben şanslıyım, üniversitedeyim. | Open Subtitles | . أنا محظوظ لأننى فى الجامعة |
Ben şanslıyım, üniversitedeyim. | Open Subtitles | . أنا محظوظ لأننى فى الجامعة |
Dirseğim olduğu için çok şanslıyım. Bazı çocukların yok. | Open Subtitles | أنا محظوظ كونى لازال لدى مرفقين,البعض ليس لديهم |
Timsahlar beni yemediği için çok şanslıyım, Jerry. | Open Subtitles | صدّقني، أنا محظوظ أن التماسيح لم تأكلني. |
İğrenç gevreklere ihtiyacımız yok! Tanrım, hayatımda olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | نحن لا نحتاج لـ معجنات عالقة يا إلهي كم أنا محظوظ لوجودها في حياتي |
Domuz gibi yedi. şanslı olduğumu biliyorum. Başarırsam, terfi edebilirim. | Open Subtitles | أعلم كم أنا محظوظ ,لقد حصلت على هذه الوظيفة بحظ وفير |
Şu anda ne kadar şanslı olduğumu biliyorum. İşimi ve eşimi seviyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف كم أنا محظوظ الآن أحب عملي وأحب زوجتي |
Ekibimde olduğun için ne kadar şanslı olduğumu söylemişmiydim. | Open Subtitles | هل قلتِ لك كم أنا محظوظ لأنّكِ في فريقي؟ |
İyi bir hizmetçiye sahip olduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ أن يكون عندى مدبرة منزل ممتازة |
İyi bir hizmetçiye sahip olduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ أن يكون عندى مدبرة منزل ممتازة |
- Dinle Wally, teşekkürler. Seninle tanıştığım için şanslıyım. - Şanslı olan benim. | Open Subtitles | أنظر واللي شكرا أنا محظوظ أني قابلتك أنا الشخص المحظوظ |
Şanslıyım ki şu eller sabırla, tahammülle ve azimle öğrendiğiniz gibi gerçek bir mümine ait. | Open Subtitles | أنا محظوظ بأن تلك الأيدي تعود إلى مؤمن حقيقي صبر و تَحَمل وثابر حتى يتعلم |
İnsanlar küreklerini donmuş çamura sallarlar ve sorarlar "Ben Şanslı mıyım?" diye. | Open Subtitles | فكلّ شخصٍ يبدأ بحفر التربة الباردة ! ويتساءل هل أنا محظوظ ؟ |