Eğer asidotik olursa tüp takmanız gerekiyordu. | Open Subtitles | يا شباب كان من المفترض أن تضعوا له أنبوبة عندما يصبح حامضي |
Bir neon reklamında elektrikle gaz dolu bir tüp içinde yüklü parçacıklar oluşturulur. | Open Subtitles | في مصابيح النيون تتدفق جسيمات مشحونة في أنبوبة مليئة بالغاز |
Bebeğin idrar torbasına küçük bir boru koyabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن ندخل أنبوبة صغيرة في مثانة الطفل و هذا يجعل البول |
KundakçıIıktan, çevreye zarar vermekten ve ev sahibinin posta kutusuna boru tipi bomba yerleştirdiği içinde silah bulundurmaktan sabıkası var. | Open Subtitles | مع سوابق افتعال حرائك والتهور المعرض للمخاطر وتهمة امتلاك سلاح على حشر قنبلة أنبوبة في صندوق بريد مالك أرض |
Diş macunu tüpü. Tuvalet kâğıdı rulosu. | Open Subtitles | أنبوبة معجون الأسنان , لفائف ورق المناديل |
Göğüs tüpü atımı iki saat önce durdu. | Open Subtitles | أنبوبة صدرية علقت لمتابعة الحالة منذ ساعتين |
Lağım borusu patlamış. Oyun odasına pis su damlıyormuş. | Open Subtitles | أنبوبة انفجرت و مياة المجاري أغرقت غرفة المشغولات. |
Eğer asidotik olursa tüp takmanız gerekiyordu. | Open Subtitles | يا شباب كان من المفترض أن تضعوا له أنبوبة عندما يصبح حامضي |
Kenarından aşağısına bir doğru çizdiği düz bir tüp aldı, ve uzunlamasına dümdüz bir cetvel, ve ikisini eşleştirerek, tüpün düz olduğuna ikna oldu. | Open Subtitles | وليقوم بذلك، أخذ أنبوبة مستقيمة ورسم بها خطاً مستقيماً من الجانب، ومسطرة بخط مستقيم أسفلها وبمقارنة الاثنتين |
Buramdan bir tüp soktular ve sol koroner atardamarıma metal stent takıldı. | Open Subtitles | أنهم وضعوا أنبوبة هنا. ولديّ دعامة معدنية في شرياني التاجي الأيسر. |
Günde bir tüp kadar. İnternetten alıyorum. | Open Subtitles | حوالي أنبوبة يومياً أشتريه عبر الإنترنت |
Birincisi, nükleer bir aleti tetikleyecek kripton tüp taşıyorsundur. | Open Subtitles | واحد، أنت تحملين أنبوبة "كريترون" قادرة على إطلاق سلاح نووي. |
Günde bir tüp kadar. İnternetten alıyorum. | Open Subtitles | حوالي أنبوبة يومياً أشتريه عبر الإنترنت |
Saatler öncesinden silindir şeklinde bir şeyle yani sopa veya boru gibi bir nesneyle darbe almış. | Open Subtitles | لقد ضُرِب قبلها بساعات بشيء أسطواني كمضرب اللعب أو أنبوبة. |
İki geniş damar açın, boru atmaya başlayın. | Open Subtitles | ابدأوا بالخط الوريدي جهزوا لوضع أنبوبة تنفس |
Pek bir fazla bir şey söylemedi. Sürekli bir boru üzerinde çalışıp durdu. | Open Subtitles | لم يقُل الكثير، استمر بالعمل فحسب على أنبوبة ما |
tüpü salladığın zaman ataç kan hücrelerinin bir kısmını parçalayacak. | Open Subtitles | عندما تقومين برجّ أنبوبة الإختبار سيتلف الدبّوس بعضاً من الخلايا الدموية |
Senin evin bir test tüpü. Sana güneşi gösterebiliriz. | Open Subtitles | بيتك عبارة عن أنبوبة اختبار، بإمكاننا أن نريك الشمس. |
Kamyonette ilk yardım çantasında oksijen tüpü var. | Open Subtitles | في الشاحِنة، هناك أنبوبة أكسجين في صندوق الاسعافات الأوليَّـة. |
O matkap borusu ile sorunumuz var veya o sensör bize yanlış bilgi veriyor. | Open Subtitles | لدينا مشكلة في أنبوبة الحفر أو مع جهاز الإستشعار وتعطينا قراءة خاطئة |
Belli ki sorunumuz sondaj borusu. | Open Subtitles | من الواضح أن المشكلة بداخل أنبوبة الحفر |
Sonra, çözeltinin ince bir film şeklinde yayılmasını sağlamak için çözeltiyi cam bir tüpte aşırı hızlı bir şekilde dakikada 5000 devir hızda döndürdüler. | TED | بعد ذلك، يقومون بإدارة المحلول في أنبوبة زجاجية بسرعة 5000 دورة في الدقيقة فتجعل المحلول ينتشر على طبقة رقيقة |