Kavga etmemelisiniz çünkü yaşadığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | لم يتوجّب عليكما القتال أنتما محظوظان لأنّكما أحياء |
Birbirinize sahip olduğunuz için ne kadar şanslısınız bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنتما لا تعرفان كم أنتما محظوظان لأنكما معاً. |
Siz çocuklar çalışacak bir işiniz olduğu için çok şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان للغايـة لأن لديكما مسرحية تعملان عليها |
Böyle göründüğünüz için şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان لأنكما تملكان مظهراً جميلاً |
Geldiğim için şanslısınız. Uzun bir süredir bu yoldan geçmemiştim. | Open Subtitles | أنتما محظوظان لمروري من هنا، فلم أمرّ بهذا الطريق منذ مدّة طويلة. |
Sizi önce ben yakaladığım için şanslısınız, beyler. | Open Subtitles | أنتما محظوظان لأنّي وصلت إليكما أولاً، يا أصدقاء |
Oradan canlı çıktığını için şanslısınız. İkiniz de. | Open Subtitles | أنتما محظوظان بخروجكما من هناك على قيد الحياة |
Boş bir odam olduğu için şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان لوجود غرفة شاغرة |
şanslısınız ki öldürülmemiş. | Open Subtitles | أنتما محظوظان لأنه لم يلقَ حتفه |
Evlenmenize izin vermedikleri için çok şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان أنهم لم يدعوكما تـتزوجان |
Hayatta olduğunuz için şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان لبقائكما أحياء |
Sizinle görüşmeyi kabul ettiği için çok şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان... لقدوافقتعلىانتجريامعهامقابلة . |
şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان |
şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان |
şanslısınız. | Open Subtitles | أنتما محظوظان. |