Peki öldüğümüzde, Sen vicdanına uyduğun için cennete gittiğinde... bense vicdanıma uymadığım için cehenneme gittiğimde, cemaat ruhuyla bana katılır mısın? | Open Subtitles | وعندما نموت وتذهب أنت إلى الجنّة لإنك اتّبعت ضميرك وأذهب أنا إلى النار لِأنى خالفته هل ستأتى معى على سبيل الصُحبة؟ |
Sen bu yolun nereye vardığına bak, ben de geldiğimiz yere doğru gideceğim. | Open Subtitles | إكتشف أنت إلى أين يؤدى الطريق وأنا سأتجه إلى الطريق الذى أتينا منه |
Diyordum ki Sen ve ben bu akşam spor salonunu gitsek. | Open Subtitles | كنت أفكر أن نذهب أنا و أنت إلى الصالة الرياضية. الليلة |
Holman, seni Gunderson'larla tanıştırmak istiyorum. | Open Subtitles | هولمان، أنا أودّ أن أقدّم أنت إلى جاندرسونس. |
Geleneksel olarak, seni üç kez reddederler. | Open Subtitles | تقليديا، فإنها تتحول أنت إلى أسفل ثلاث مرات للتأكد من أنت جاد. |
Bunu Sen çek, tedaviye Sen git, çünkü ben iyiyim. | Open Subtitles | ولتذهب أنت إلى مركز إعادة التأهيل لأنّي على ما يرام |
Sen kitap insanlara git, ben de bununla başedeceğim. | Open Subtitles | أنت إلى الناس كتابك وأنا إلى تعرية النظام |
Geleneksel 'sessiz sinema' oyunumuzu oynarız, sıkılıp da bizden bir hikaye isteyince de Sen çıkar gelirsin, elbise ve şapka ile kılık değiştirirsin. | Open Subtitles | سنلعب لعبة الفوازير التقليدية، وعندما يمل ويطلب قصة، تخرج أنت إلى هنا, وترتدي فستاناً وقبعة، |
Sen bara gidip anlaşmayı iptal ederken ben de apartmanına gidip eşyalarını alırım. | Open Subtitles | بينما ستذهب أنت إلى الحانة وتلغي الاتفاق سأذهب إلى شقتك وأحضر أغراضك |
Ben Harvard'a gitsem, Sen de hapse, ve sonunda etrafımız, üçkağıtçılarla dolu olsa ne komik olurdu, değil mi? | Open Subtitles | ألن يكون مضحكا إذا ذهبت أنا إلى جامعة هارفارد، وذهبت أنت إلى السجن ثم ينتهى كلانا على حد سواء يحيط بنا المحتالون؟ |
Sen Mike'a vereceksin. Sen de basketi atacaksın. | Open Subtitles | ثم تعطيها أنت إلى مايكل وتذهب أنت إلى السلة |
Sen gelmeden önce burda gayet iyiydim | Open Subtitles | لقد كنت أعمل كل شيء بطريقة صحيحة طوال الوقت قبل أن تأتي أنت إلى هنا |
Sen bara gidip anlaşmayı iptal ederken ben de apartmanına gidip eşyalarını alırım. | Open Subtitles | بينما ستذهب أنت إلى الحانة وتلغي الاتفاق سأذهب إلى شقتك وأحضر أغراضك |
- Ne? Sen buraya gelmeden önce 43 tam sayı. | Open Subtitles | هل رأيت43 كرة بلفة كاملة قبل أن تأتي حتى أنت إلى هنا |
Benim yerime Sen gideceksin! | Open Subtitles | لمَ لا تذهبي أنت إلى القصر عوضاً عنّي؟ |
Gitmek zorunda değilim. Sen git okula. Bugün Cumartesi. | Open Subtitles | إنــه الصيف ، لا يتوجب علينــا إذهــب أنت إلى المدرســة |
Bir araba seni büromuza götürecek. | Open Subtitles | نحن سيكون عندنا وارد سيارة أنت إلى مكتبنا. |
Tanrı'ya seni bu dünyaya getirdiği için lanet etmekle. | Open Subtitles | لَعْنَة الإلهِ للجَلْب أنت إلى هذا العالمِ. |
Ama seni bir asile dönüştürmek için, daha iyi bir numaraya ihtiyacımız var! | Open Subtitles | ولكن الحيلة الأفضل ستكون بتغييرك أنت إلى رجل نبيل |
seni evime kabul ettim, ve Sen bunu geri böyle ödüyorsun, böyle nefret dolu yalanlar uydurarak? | Open Subtitles | حَسناً، أنا مرحباً أنت إلى بيتِنا، وهكذا تُكافئُني، بإختِلاق هذه الأكاذيبِ البغيضةِ؟ |