Beni yumuşak yaptı. Kendine aşık etti. Sonra da seks kölesi yaptı. | Open Subtitles | تجعلني أنعم , وأقع في غرامها وبعدها تحولني إلي عبدها للممارسة الحب |
Sağ elin neden sol elinden bu derece daha yumuşak? | Open Subtitles | لماذا يدك اليمني أرق و أنعم جداً من يدك اليسري؟ |
Beynimiz, vücudumuzun en yumuşak parçalarından biridir. Onu bir jöle olarak düşünebilirsiniz. | TED | دماغك هو أحد أنعم المواد في جسمك، ويمكنك تشبيهه بالجيلي. |
Tanrı bana böyle eşit güçte çocuklar vererek beni kutsadı. | Open Subtitles | الإله أنعم على كلا ولديّ بقوةٍ متساوية، الآن هو يختبرني |
Bu evliliğin amacı şu anda sahip olduğun iki çocuğa göz kulak olunması. | Open Subtitles | لا من فوائد هذا الزواج الإهتمام بالطفلين الذين أنعم الله عليك بهم |
Gardiyanlardan daha yumuşak şeyin sadece yastıklar olduğu yer. | Open Subtitles | حيث لا يوجد شيء أنعم من الوسائد سوى الحرّاس |
Derler ki, en keskin kılıçlar en yumuşak kınıya sokulurmuş. | Open Subtitles | يقولون أن أكثر الشفرات حدة مغمدة في أنعم الحقائب |
Paramparça olan kamu yollarından çok daha yumuşak. | Open Subtitles | أنعم بكثير من نظام الطريق العمومي المنهار |
Silikondan daha yumuşak. Su damlası şeklinde. | Open Subtitles | أنعم من السيليكون و يتشكل مثل قطرة الماء |
Daima orda bir yerlerde gömülü olan, yumuşak bir tarafını keşfetti. | Open Subtitles | لقد كشف عن جانبٍ أنعم لا بدّ من أنه كان هناك طوال الوقت |
İnsanların dediğine göre tepesi her şeyden, ipekten bile yumuşak olurmuş. | Open Subtitles | والناس تقول بأن ملمس فرائها أنعم من أي شيء، حتى من الحرير. |
Dijital olarak gökyüzünü yükselttik, daha yumuşak hale getirdik, daha mavi. | Open Subtitles | جملنا السماء رقمياًً وجعلناها تبدو أنعم و أكثر زرقه |
Bana hakaret edemezsin, çünkü bu yumuşacık dış yüzeyin altında daha da yumuşak bir ruh var. | Open Subtitles | لا يمكنُكَ إهانتي لأنَّني على يقينٍ تام بأن ما يقبعُ خلف مظهرك الخارجيُ الناعم شئٌ أنعم بكثيرٍ منه |
Ve yine de ıslak peynirden daha yumuşak bir şey olup çıktı. | Open Subtitles | و مع هذا إنتهى به الأمر أنعم من الجبنة المبتله |
Bebekliğinden beri sende olan, vucuduna dokunan en yumuşak battaniyendi. | Open Subtitles | البطانية التي تحتفظين بها منذ كنت طفلة و أنعم ما لمسه جسدك طوال حياتك |
Eldivenler dişi geyik derisinden. Bakire götünden daha yumuşak. | Open Subtitles | القفازات من الصوف الناعم، أنعم من فخذين العذراء |
Galiba Tanrı bugün hepimizi kutsadı. | Open Subtitles | أود أن أقول ان الرب قد أنعم علينا جميعا اليوم. |
Yetimler, gülümseyin ve mutlu olun... çünkü Tanrı bizi yeni bir öğretmenle kutsadı. | Open Subtitles | أيها الأيتام إبتسموا وكونوا سعيدين لأنّ الله أنعم علينا بمدرِّسة جديدة |
Dekan olmayı seviyorsam sebebi barış, sessizlik ve sahip olduğum saygıdır. | Open Subtitles | أحب كوني عميداً على الطلاب للسكون والاحترام الذين أنعم بهما. |
Senin atkından daha yumuşaktır kesin. | Open Subtitles | و أتعرف ماذا؟ أراهن أنه أنعم من وشاحك |
Evimde bu nedenle huzur içinde olamıyorum. | Open Subtitles | كل ما أوده هو إطلاق سراحها ، لا أنعم بالهدوء بسبب هذا |
Tanrı size çok güzel bir ülke bahşetmiş. | Open Subtitles | لقد أنعم الله عليكم ببلد مسالم وجميل |
Ailemize bahşettiği tüm bu lütuflar için tanrıya şükretmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نشكر الرب على النعم التي أنعم بها على عائلتنا |