Bana yalan söylediğini öğrenirsem yarağını koparıp domuzlarıma yem yaparım. | Open Subtitles | إذا اكتشفت أنك تكذب عليّ، سأقتلع قضيبك وأطعم به خنازيري |
yalan söylediğini öğrenecek olursam seni vurma konusunda asla tereddüde düşmem. | Open Subtitles | أن وجدت أنك تكذب سوف لن أتردد في إطلاق النار عليك |
Kibar sözlerin için teşekkür ederim, ama yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | أشكرك على كلامك الجميل لكنني أعرف أنك تكذب |
Ama göz kırparken ya yalan söylüyorsun ya da yalan söylüyormuşsun gibi görünsün diye kendini göz kırpmaya zorluyorsun. | Open Subtitles | ولكن عندما تومض فهى تعنى أيضا أنك تكذب أو تعنى انك تجبر نفسك على الوميض لكى تبدو وكأنك تكذب |
Ya da yalan söylüyorsun. Geçen perşembe, seni ameliyat sonrası görmüş. | Open Subtitles | أو أنك تكذب علينا قابلك الخميس الماضي في كشف بعد الجراحة |
Ama hele bir yalan söylediğin çıksın, o parayı son kuruşuna kadar seni bitirmeye harcarım. | Open Subtitles | لكن إذا أتضح أنك تكذب سأصرف كل مليم من هذا المال لعنة عليك |
Seni ilk yalan söylerken yakaladığım anı hatırlıyorum. | Open Subtitles | اتذكر أول مرة، عند إكتشفت أنك تكذب |
Gördün mü, yalan söylediğini anladım, çünkü bir yıl önce başhekim Carson Beckett'tı, Dr. Keller değildi. | Open Subtitles | انظر, الآن , أعرف أنك تكذب لأنه قبل عام كان كارسون بيكيت مدير الطب لدينا , وليس الدكتورة كيلر. |
Bu da demektir ki yalan söylüyorsun. Ne zaman yalan söylediğini her zaman anlayabilirim. | Open Subtitles | هذا يعني أنك تكذب أستطيع دائماً أن أخبرك عندما تكذب |
Sana baktığım anda yalan söylediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أنظر إليك من دون أن أشعر أنك تكذب. |
Şimdi sana bazı sorular soracağım, ve eğer cevaplar hoşuma gitmez, yada yalan söylediğini düşünürsem, birlikte cehenneme gideceğiz. | Open Subtitles | الآن سأسألك بعض الأسئلة واذا لم أحب إجابتك أو ظننت أنك تكذب فسآخذ كلانا للجحيم سوياً |
Yine o, senin yalan söylediğini bilmiyormuş gibi yaptığımız zamana mı geldik? | Open Subtitles | هذه واحدة من عدة مرات، عندما نتظاهر أن كلانا لا يعرف أنك تكذب. |
Herkes kaçan balık hakkında yalan söylediğini düşünüyor. | Open Subtitles | الجميع يظنون أنك تكذب بشأن ذلك الذي لاذ بالفرار |
yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك تكذب بالنسبة لي، لذلك أيا كان، |
Kendini korumak için mi yoksa başka birisini korumak için mi yalan söylediğini anlayamıyorum. | Open Subtitles | الذي لم أفهمهُ.. هو أنك تكذب من أجل أن تحمي شخصٌ آخر |
Vurulma olayı hakkında yalan söylediğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد أنك تكذب حول رؤيتك لحادثة إطلاق النار. |
O mu deli yoksa sen mi yalan söylüyorsun ayakkabıları yan yana koyarsak anlarız. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكننا أن نكتشف ما إن كانت هي مجنونة أو أنك تكذب بوضع الحذائين معاً |
Baldrick, ya yalan söylüyorsun, ya körsün, ya da deli. | Open Subtitles | بولدريك, إما أنك تكذب, أو أعمى, أو مجنون. |
yalan söylediğin yüzünün ortasında yazıyor. | Open Subtitles | أن جميع ملامح وجهك تخبرنا أنك تكذب |
Sen bana yalan söylerken de evcilik oynamayacağım. | Open Subtitles | ولن أجاريك في هذا طالما أنك تكذب عليَّ |
yalan söylüyorsunuz! Söylediğinizi biliyorum. Bunların hepsi yalan! | Open Subtitles | اه, الان أرى أنك تكذب, أنت لم تزد على أن كذبت |
Evet, zorlukla. Yalan söylediğinizi biliyoruz. | Open Subtitles | نعم, بالكاد.ترى, نحن نعلم أنك تكذب من خلال أسنانك |
Pekala, şimdi yalan söylediğinin farkındayım. | Open Subtitles | حسنًا ، أعلم الآن أنك تكذب |