| Onlar sadece öyle vurulabilir. Ve bu yüzden onlara vurulur. | TED | أنهم فقط قابلون للضرب. و لهذا يتم ضربهم. |
| Onlar sadece sadece şeyi, eee, yeni kolileri deniyorlar. | Open Subtitles | أنهم فقط يقومون ببعض التجارب, على الغلاف. |
| Onlar sadece Servilia'nın piyonları. Tüm bu olanlar onun işi. | Open Subtitles | . أنهم فقط أتباع سيرفيليا كل هذا من تدبيرها |
| Onlar sadece lavabo ve tuvaletlere su taşırlar. | Open Subtitles | أنهم فقط يحملون الماء من و إلى الأحواض و المراحيض. |
| Onlar sadece, verinin aktarımını sağlayan elektrotlar. | Open Subtitles | أنهم فقط الاقطاب الكهربائية التي تسمح بنقل البيانات |
| Demek istediğim Onlar sadece çocuk, biliyorsun. | Open Subtitles | أعني أنهم فقط أطفال أليس كذلك؟ |
| Onlar sadece kendilerine, gidecek bir yer arıyorlar. | Open Subtitles | أنهم فقط يبحثون عن مكان ليذهبوا أليه |
| Tatlım, Onlar sadece yakın arkadaşlar için. | Open Subtitles | عزيزي، أنهم فقط للأصدقاء المقربين |
| Onlar sadece televizyon karakteri. | Open Subtitles | أنهم فقط ممثلين في التلفاز |
| Onlar sadece... sadece araştırma yapıyorlar efendim. | Open Subtitles | أنهم فقط... أنهم يبحثوا عن أي شيء |
| Belki de Onlar sadece bedel ödemek zorunda kalanlardır." | Open Subtitles | ربما أنهم فقط دفعوا ثمن ذلك |
| Onlar sadece sivil gönüllüler. | Open Subtitles | أنهم فقط متطوعين مدنيين |
| Onlar sadece öyleler. | Open Subtitles | .أنهم فقط يتصرفون على سجيتهم |
| Onlar sadece keş ve fahişe. | Open Subtitles | أنهم فقط مدمنين وعاهرات |
| Onlar sadece işlerine bakıyorlar. | Open Subtitles | أنهم فقط يقومون بعملهم |
| Bu bir amiş olayı. Onlar sadece... | Open Subtitles | أنه امر خاص بالآميش أنهم فقط... |
| Onlar sadece daha iyi saklıyorlar. | Open Subtitles | أنهم فقط بارعون في إخفائهم. |
| Onlar sadece öylece duruyor. | Open Subtitles | أنهم فقط ،، فقط يبقون |
| Monk, aptallaşmaya başladılar. Sorun yok. Onlar sadece.. | Open Subtitles | (مونك) أنهم فقط يضحكون, لابأس انه فقط... |