Kullanılmış straforlar için hâlihazırda etkili çözümler olmadığı için neredeyse hepsinin sonu, 500 yılı aşkın sürede çözünme geçirecekleri çöp sahaları veya okyanus ve sahillerde bitiyor. | TED | وبما أنه لا توجد أي حلول جيدة لاستخدام الستايروفوم المستعمل، وينتهي بها المطاف كلها في مكب النفايات أو المحيطات والشواطئ، مع أكثر من 500 سنة لتتحلل. |
Hayır, ısrar ediyorum. Hepimiz için yer olmadığı çok açık. | Open Subtitles | كلا، أنا أصر من الواضح أنه لا توجد غرفة لتسعنا جميعاً |
Hiçbirşey yok, hiçbirşeyin yanlış olmaması dışında. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة , عدا أنه لا توجد هناك مشكلة. |
Hiçbir şey yok, hiçbir şeyin yanlış olmaması dışında. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة , عدا أنه لا توجد هناك مشكلة. |
Ve üçümüzün bir arada olduğu bir fotoğrafımız olmadığından gerçekten çok mutluyum. | TED | وأنا سعيد أنه لا توجد أي صورة تُظهرنا جميعاً بالقرب من بعضنا البعض. |
Orda biri var olmadığından, ceset de yok. | Open Subtitles | لن يكون هناك مسرح جريمة بما أنه لا توجد جثة |
İmgesi hızla çoğalsa da, Kahlo'nun eserlerinin bütünü bizlere hayat, iş ve ikonun ardındaki kadının mirası hakkında basit gerçekler olmadığını hatırlatıyor. | TED | وعلى الرغم من انتشار صورتها، إلا أن أعمال كاهلو تذكرنا أنه لا توجد حقائق بسيطة عن حياة وعمل وإرث المرأة وراء الصورة. |
Bunu da göz önünde bulundurarak, hükümete ve mahkemeye kaynağımın kimliğini bana açıklatacak belirli bir ceza günü olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | مع وضع ذلك في الاعتبار، أخبر الحكومة والمحكمة أنه لا توجد مدة في السجن سأقوم بعدها بالكشف عن هوية مصدري. |
Waverly ailesinde hiçbir sır olmadığına eminim, efendim. Elbette ki yoktur. | Open Subtitles | أنا متأكد يا سيدي أنه لا توجد أسرار لدى عائلة "وايفرلي" |
Zavalli paralar, onun hiÇ sansi olmadigini bilmeli. | Open Subtitles | الرجل الذكى هو من يستطيع أن يعلم أنه لا توجد فرصه لها. |
Sorun, bebekler için yeterli yerin olmamasıdır. | Open Subtitles | المشكلة في أنه لا توجد غرف كثيرة للأطفال |
Daha önemli bir işim olmadığı için belki Noel için dönmüş olurum. | Open Subtitles | حسناً, بما أنه لا توجد علي سوابق ربما سأعود في وقت عيد رأس السنة |
Bana deneysel bir tedavi önermen elinde başka bir seçenek olmadığı anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | علاج تجريبي، يعني أنه لا توجد لديك وسيلة أخرى؟ |
Burada hazırlanmış olması gerek. İçinde test sonuçlarını etkileyebileck başka bir kimyasal ya da koruyucu olmaması gerek. | Open Subtitles | لابد و أن يكون من هنا حتي نعرف أنه لا توجد كيماويات |
Aslında problem bu kızlarla ilişkiyi bitirmenin hiç güzel bir yolu olmaması. | Open Subtitles | هل تعلم مــا هي المشكلة؟ هي أنه لا توجد طريقة مثلى لإنهاء علاقتك بهذا النوع من الفتيتـــات. |
ve bunu söylemenin kolay bir yolu olmadığından, direk söyleyeceğim. | Open Subtitles | وبما أنه لا توجد طريقة لقول هذا فسأقوله وحسب |
Bunun için de hikâyenizde başka eksik olmadığından emin olmak zorundayım. | Open Subtitles | لذا يجب أن أكون على يقين أنه لا توجد نهايات سائبة في روايتك |
Böylece, 1940'lardan beri, farkılıkların olmadığını, hepimizin aynı olduğunu söyleyegeldik. | TED | فمنذ الأربعينيات، ونحن نقول أنه لا توجد فروق نحن جميعا متطابقون. |
Bu gruplarda, onları bir arada tutmak için yeterince görünür şey olmadığını buldular. | TED | وجدوا أنه لا توجد أشياء مرئية كافية في تلك المجموعات لتحافظ على تماسكهم معاً. |
Gökyüzü altında bizimkinden başka hayat olmadığına emindik. | Open Subtitles | كنا مقتنعين أنه لا توجد حياة أخري .تحت السماء، سوي حياتنا |
Bana bos ameliyasane olmadigini söyleme. | Open Subtitles | لا تخبريني أنه لا توجد غرفة عمليات شاغرة |
Sorun, bebekler için yeterli yerin olmamasıdır. | Open Subtitles | المشكلة في أنه لا توجد غرف كثيرة للأطفال |