Arena'nın içinde böyle bir yer olması Çok hoş. | Open Subtitles | أنه لطيف جداً ، ليكون لديك هذا المكان هنا في الساحة |
İlgin için minnettarım. Çok hoş gerçekten. Çok iyisin. | Open Subtitles | أقدّر قلقك ، أنه أمر جميل للغاية أنه لطيف |
Hâlâ gribim ama daha iyiyim. Çok hoş görünüyor. | Open Subtitles | كنت مصابة بالإنفلونزا ولكني أفضل الآن، يبدو أنه لطيف |
-Evet, Çok hoş biri. -Gerçekten de hoş. | Open Subtitles | نعم , أنه لطيف لطيف جدا |
Şunu söylemem gerek annenin beni Şükran Günü'ne davet etmesi gerçekten çok güzel. | Open Subtitles | تعرف، يجب أن أقول أنه لطيف جدا من أمك أن تدعوني في عيد الشكر |
tatlı olduğunu söylediğini sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدت أنكِ قلتِ أنه لطيف |
Bizce birlikte bu kadar zaman geçirmeniz Çok hoş. | Open Subtitles | أنا اعتقد أنه لطيف مدى قضائكم للوقت معاً |
Yani,annene karşı Çok hoş davranıyor,değil mi? | Open Subtitles | أقصد أنه لطيف مع والدتكِ . صحيح ؟ |
Ve ona yardım etmeye çalışman Çok hoş. | Open Subtitles | أعتقد أنه لطيف منك منحها مساعدتك |
Çok hoş! Kanser partisi! | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنه لطيف إن حضروا |
Bence Çok hoş, çok sağlam. | Open Subtitles | أعتقد أنه لطيف للغاية, ومحكم أيضاً |
Bence sana bu kadar çekmiş olması Çok hoş bir şey. | Open Subtitles | أعتقد أنه لطيف كم يبدو أنه يعتني بك ... |
Hayır amca. Hoş biri. | Open Subtitles | لا لا يا عمى أنه لطيف |
Hoş biri ama beceriksiz. | Open Subtitles | أنه لطيف لكنه ثقيل |
Gerçekten Hoş biri. | Open Subtitles | أنه لطيف حقاً |
Bu altın, özellikle çok güzel bir yapıya sahip. | Open Subtitles | هيا الشيئ حول هذا الذهب هو أنه لطيف للغاية |
Hayır, çok güzel hayatım. | Open Subtitles | ، لا يمكنني قراءت خطي كلا، أنه لطيف يا عزيزي |
Bence çok güzel, mütevazi bir elbise. | Open Subtitles | أعتقد أنه لطيف جداً , محتشم جداً |
- Çok tatlı olduğunu düşünüyordun. | Open Subtitles | لقد ظننتِ أنه لطيف للغاية |
Bir canavara göre oldukça tatlı olduğunu düşünüyorum | Open Subtitles | أعتقد أنه لطيف بالنسبة لوحش |
Onun çok tatlı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقد أنه لطيف |