yaşıyor ve gayet iyi durumda görünüşe göre Virgin Island'da yaşıyormuş kaltak. | Open Subtitles | حي يرزق وعلى ما يبدو ، أنه يعيش في جزر فرجينيا عاهرة |
Kuzenimi görmeye gitmiştim. Almanya'da yaşıyor. | Open Subtitles | لقد كنت أودع ابن عمي أنه يعيش في ألمانيا |
- Hadi ya! Ben yukarıda yaşıyor sanıyordum! | Open Subtitles | يا إلهي ، لقد ظننت أنه يعيش في الدور العلوي |
Yani yakınlarda, banliyöde yaşıyor. | Open Subtitles | مما يعني أنه يعيش في الضواحي قريبا من هنا |
Çatı katında yaşıyor ama sakın kimse duymasın. | Open Subtitles | أنه يعيش في غرفتنا العلوية , لكن لا أحد يمكن أن يعرف |
Bir malikânede yaşıyor olması ilgimi daha çok çekiyordu. Çünkü çocukken çok fazla "General Hospital" ve "Hanedan" izledim. | TED | كنتُ مهتمة أكثر بحقيقة أنه يعيش في قصر، لأنني شاهدتُ الكثير من مسلسلي "General Hospital" و"Dynasty" كطفلة. |
Yol kenarında bir kulübede yaşıyor. | Open Subtitles | أنه يعيش في كوخ مبني وسط الطريق |
Sömürge Virginia'sında yaşıyor olması çok yazık, Prue. | Open Subtitles | من المؤسف أنه يعيش في مقاطعة "فيرجينيا" برو |
Ya Chicago bölgesinde... ya da oraya arabayla yaklaşık altı saatlik... mesafede yaşıyor. | Open Subtitles | إما أنه يعيش في شيكاغو أو ما حولها أو أنه يتنقل ... في دائرة نصف قطرها حوالي 6 ساعات بالسيارة |
Susam Sokağı'nda yaşıyor sersem herif. | Open Subtitles | أنه يعيش في شارع السمسم أيها الأحمق |
Ve benim yanımda yaşıyor, demek istediğim garajımda yaşıyor. | Open Subtitles | وأقصد بكلمت معي أنه يعيش في الغراج |
Adam hayal dünyasında yaşıyor gibi. | Open Subtitles | يبدو لي أنه يعيش في عالم من الأحلام |
Sanırım şimdi Louisville civarlarında yaşıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يعيش في مدينة "لويز فيل" الآن انتقل بعيدا عنا بـــ 1500 ميل من هنا |
- Leydi Millicent söyledi ya. Wimbledon'da yaşıyor. | Open Subtitles | الليدي "ميليسنت" أخبرتنا مسبقاً (أنه يعيش في (ويمبلدون |
Kuzey Kutbunda yaşıyor. | Open Subtitles | أنه يعيش في القطب الشمالي |
Şu Samuel Culper Long Island'da yaşıyor olmalı. | Open Subtitles | هذا الـ (صموئيل كولبر) يبدو أنه (يعيش في (لونج أيلاند |
Galiba Green Oaks'da yaşıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يعيش في مدينة (جرين أوكتس) |
Grace, o koruyucu bir ailede yaşıyor. | Open Subtitles | (غريس) , أنه يعيش في بيت للرعاية. |
Morckhoven bulvarında yaşıyor. | Open Subtitles | أنه يعيش في منطقة (موركهوفين). |