"أن أجد طريقة" - Translation from Arabic to Turkish

• bir yolunu bulmalıyım
• bir yol bulmalıydım
• bir yolunu bulmaya
• yolunu bulmak
• yol bulmalıyım
• yol bulmam gerektiği

ya da olamayanlardan... bunu özel kılmanın bir yolunu bulmalıyım.
أو لم يحدث يجب أن أجد طريقة لأجعله مميزاً

Mickey herşeyimi aldı.Geri almanın bir yolunu bulmalıyım.
ميكي أخذ كلّ شيء. يجب أن. أجد طريقة لأسترجع كل شيء.

Sadece Momposhi'nin de Linet'e inanması için bir yol bulmalıydım.
كان عليّ فقط أن أجد طريقة لأجعل موموشي يؤمن بلينيت أيضًا.

Sokaklarda açlık çekerken bir yol bulmalıydım.
لكن عليّ أن أجد طريقة ما أو أموت جوعاً في الشارع

Askeri darbe değil. Alt tarafı, birlikte çalışabilmemizin bir yolunu bulmaya çalışıyorum.
ليس انقلاباً أريد فقط أن أجد طريقة لنعمل معاً

Tek yapmam gereken yarın bir broker hesabı açmanın yolunu bulmak.
يجب علي فقط أن أجد طريقة . لأفتح حساب مالي غداً

beni elde etmesine izin vermeyeceğimi gösteren bir yol bulmalıyım.
يجب علي أن أجد طريقة لكي لا أتركه يصل إلي

Geri dönmüş olmam kirayı ödemek için bir yol bulmam gerektiği anlamına geliyor.
عودتي تعّني أنه يجب عليّ أن أجد طريقة لدفع الإيجار

Şimdi eğer izin verirsen bu çatıdan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım.
إن أذنتِ لي، يجب أن أجد طريقة للخروج من السطح.

Olası bir varis var, bu yüzden istediğimi almak için o kızı yok etmenin bir yolunu bulmalıyım.
هناك وريث محتمل, وللحصول على ما أريد, يجب أن أجد طريقة لتدميرها,

Önce ona yanaşmanın bir yolunu bulmalıyım.
في البداية يجب أن أجد طريقة للدخول بينهم

Avery'nin hikayesinin yeniden ön sayfaya çıkarmanın bir yolunu bulmalıyım.
يجب أن أجد طريقة لأعيد "قصة "آيفري إلى الصفحة الأولى

Aşağı inmenin bir yolunu bulmalıyım bebeğim.
يجب أن أجد طريقة لأنزل للأسفل، يا عزيزتي.

Onun benimkini yok ettiği gibi ben de onun hayatını yok etmenin... - ...bir yolunu bulmalıyım.
يجب أن أجد طريقة لأدمّر حياته كما دمّر حياتي.

ben onlara direkt ... ulaşacak bir yol bulmalıydım.
أن أجد طريقة مباشرة للذهاب لهم

- Onu durduracak bir yol bulmalıydım.
كان لا بد أن أجد طريقة لإيقافه

Seni kurtarmak için bir yol bulmalıydım.
كان عليّ أن أجد طريقة لإنقاذكِ

Gerçekten bunu berbat etmemenin bir yolunu bulmaya çalışıyorum.
وأنا أحاول حقّا أن أجد طريقة لكي لا أفسد هذا الأمر

O an yapabileceğimi bildiğim tek şey ne olursa olsun hayatını kurtarmanın bir yolunu bulmaya çalışmaktı.
الشيء الوحيد الذي علمتُ بمقدرتي على فعله تلك اللحظة هو أن أجد طريقة لأحاول وأنقذ حياتك مهما كلّف الأمر

Ev arkadaşı konusunda ne yapacaksın? Onunla yer değiştirmenin bir yolunu bulmaya çalışacağım.
يجب أن أجد طريقة لنتبادل الأوضاع.

Bu yeni bir şey. Benim amacım; grup sevinçlerini belirtmenin yeni bir yolunu bulmak.
هدفي كان أن أجد طريقة لزيادة المتعة في المجموعة

Ama, enerjimi aktarmak için yeni bir yol bulmalıyım.
لكن علي فعل هذا ، يجب أن أجد . طريقة جديدة لأوجه إليها طاقتي

Biraz önce uyduyu kaybettik bu da Korteks'i çökertmek için başka bir yol bulmam gerektiği anlamına geliyor.
والذي يعني بأني يجب أن أجد طريقة أخرى لاختراق "اللحاء".