"أن أدعه" - Translation from Arabic to Turkish

• izin vermeliydim
• izin vermemeliydim
• izin vermek
• izin veremem

Vücuduma bakmasına izin vermeliydim. Vücudum güzel değil mi?
كان يجب أن أدعه ينظر إلى جسدي هل أملك جسدأ جميلا؟

Onun da diğer pisliklerle birlikte ceza çekmesine izin vermeliydim.
كان يجب أن أدعه ...... يلقى جزاءة في الماضي مع القذر الآخر...

Seni suçlamıyorum. Hayatıma yeniden girmesine izin vermemeliydim.
لا ألومكِ، أعلّم أنّه ماكان مفترضاً بي أن أدعه يعود إلى حياتي مرة أخرى

Gelmesine hiç izin vermemeliydim.
ما كان يجب أن أدعه يأتي أَبداً

Daha iyi bir dünya düşlemesine izin vermek durumundayım.
يتحتّم أن أدعه ينعم بنسخته من العالم الأفضل المقبل.

Kokumu almasına izin veremem!
هو يستطيع شمي أنا لا يمكنني أن أدعه يشمني

Beni içeri atmasına izin vermeliydim.
كان يجب أن أدعه يقبض علي

Gozumun onunden ayrilmasina hic izin vermemeliydim.
لم يكن من المفترض أن أدعه يغيب عن نظري.

Beni ikna etmesine izin vermemeliydim, üzgünüm.
لم ينبغي عليّ أن أدعه يقنعني أنا أسف

Gitmesine izin vermemeliydim.
لم يكن عليّ أن أدعه يذهب.

Asla gitmesine izin vermemeliydim.
لم يكن علي أن أدعه يذهب

Onun gitmesine hiç izin vermemeliydim.
لا ينبغي أن أدعه يذهب!

Kameralı şişman bir herifin onun başkalarını öldürmesini engellemesini umarak geceleri sokaklarda gezmesine izin vermek için geçmedim.
ولا أن أدعه يتجول آملاً من بدين يحمل آلة تصوير فوري أن يمنعه من قتل شخص آخر

Ve ne isterse onu düşünmesine izin vermek... doğru mu bilmiyorum
ولم أعرف إذا كان علي أن أدعه... يتصور ما يريد أن يتصوره

Bense gitmesine izin vermek zorundayım.
ويجب علي أن أدعه يذهب.

Fakat sevdiğim insanların hayatını almasına... izin veremem.
لكن لا يمكنني أن أدعه ينتزع حيوات الناس الذي أحبهم

Çünkü seni incitmesine izin veremem, eğer bilseydi o...
لأنه لا يمكنني أن أدعه يؤذبك لأنه ان عرف,فسوف

- Polise gitmesine izin veremem. - Ama senin durumunda biri -
لا يمكنني أن أدعه يذهب للشرطة - ... لكن في حالتك -