"أن أقوله لك" - Translation from Arabic to Turkish

• sana söylemem
• Sana söylemek
• Sana söyleyeceğim
• söylemeliyim

sana söylemem gereken bir şey var. Riley'nin yerini göstermem hakkında.
هناك شئ أريد أن أقوله لك لأنني جعلتك تشاهدين رايلي في ذالك المكان

Herkese günaydın Brian sana söylemem gereken bir şey var
صباح الخير جميعاً براين , لدي شيء أود أن أقوله لك

Sana söylemek istediğim bir şey vardı ama imkân olmadı.
هناك شيء أردت أن أقوله لك ولكني لم أحظى بالفرصة

Sana söylemek istediğim bir sürü şey vardı ama ama saygımdan kardeşinin yasının bitmesini bekledim.
كان هناك الكثير ما أردت أن أقوله لك , وانتظرت , احتراما , إلى ان ماتت أختك.

Sana söyleyeceğim şey çok gizli bir bilgi.
ما أنا على وشك أن أقوله لك يعتبر سرياً جدًا

Bunu yapma lütfen. Sana söyleyeceğim çok önemli bir şey var.
لا لديّ شيء مهم جداً أريد أن أقوله لك

bir şey var. Gitmeden önce sana bir şey söylemeliyim.
. رايتشل، عندي شيء يجب أن أقوله لك قبل أن أرحل

Evet Baksana, sana söylemem gereken bir şeyler var.
استمع, لدي شيء أعتقد أنه ينبغي لي أن أقوله لك

Bunu söylemek için uygun bir zaman mı, değil mi bilmiyorum ama sana söylemem gereken bir şey var.
قد لا يكون هذا الوقت المناسب لقول ذلك ولكن هناك شيء يجب أن أقوله لك

Nick, Renard'ın Bonaparte'yi öldürdüğü gece hakkında sana söylemem gereken bir şey var.
نيك ، هناك شيء أريد أن أقوله لك حول الليلة التي رينارد قتل فيها بونابرت

Ama sana söylemem gereken tek şey var.
ولكن هناك شيء واحد فقط أحتاج أن أقوله لك

Sadece çok Sana söylemek istediğim var, çok Seninle söylemek zorundayım.
هناك الكثير أريد أن أقوله لك الكثير مما يجب أن أقوله لك

Sana söylemek istediğim önemli birşey olduğunu söylemiştim, ve bunu yüzyüze söylemek istiyorum, ama bir hafta sonra evde olacaksın, ve ben de o kadar bekleyemem.
أخبرتك أن لديّ شئ مهمّ جداً لأخبرك به وأريد أن أقوله لك أمامك ولكنك الآن ستأتي إلى المنزل بعد أسبوع

Şimdi, Laura, senin olayını da çözdüğüme göre Sana söylemek istediğim bir şey var.
حسناً لورا منذ اليوم الأول لقضيتك هناك شئ كنت أريد أن أقوله لك ِ

Her ihtimale karşı, durumum kötüleşmeden Sana söylemek istediğim bir şey var.
من أجَل الحِيطة، هُناك شيء أريد أن أقوله لك قبل أن تُصبِح الأمُور سيئَة.

Diane, Sana söyleyeceğim gerçekten önemli bir şey var.
(ديانا ) ، لدي شيءٌ مهم أريد أن أقوله لك

Sana anlatacaklarımı yüz yüzeyken söylemeliyim.
ما يجب أن أقوله لك يجب أن يكون وجهاً لوجه

- Baba, su konusunda bir şey söylemeliyim.
أبي، بخصوص الماء، ثمّة أمرٌ يجب أن أقوله لك.