Dünya sona eriyor. Başka nerede Olmak isteyebilirdim? | Open Subtitles | العالم سينتهي أيّ مكان آخر أود أن أكون فيه ؟ |
Olmak istediğim başka hiçbir yer yok. | Open Subtitles | صدقاً، لا يوجد مكان آخر أفضّل أن أكون فيه |
Artık Olmak istediğim yer burası değil. | Open Subtitles | إنّه ليس المكان الذي أريد أن أكون فيه بعد الآن |
"İşte budur. Tam Olmam gereken yer, burada onunla beraber." gibi. | Open Subtitles | أجل هذا هو المكان الذي يجب أن أكون فيه معها |
Burası dünyada Olmam gereken tek yer. | Open Subtitles | لا يا إليز، هذا المكان الوحيد على ظهر الأرض الذي يجب أن أكون فيه. |
Sadece, sınıftaki herkesin olduğu bir parti pek de bulunmak isteyeceğim bir yer değil. | Open Subtitles | ان الأمر فقط ان حفلة فيها طلاب فصلنا. هي آخر مكان قد أرغب أن أكون فيه. |
Sonra ben kabine toplantısı, kalp ameliyatı, bulunmak zorunda olduğum roket test uçuşu gibi bir şeyler uydurup daireden sıvışır ve bir daha seni aramam. | Open Subtitles | ثم أختلق إجتماع ما لمجلس الوزراء، جراحة قلب إختبار للصاروخ الذي يجب أن أكون فيه انسحب بهدوء وأخرج من الشقه ثم لا أعاود الإتصال بكِ أبداً |
Benim olayım kitap okumak lanet şeyin içinde Olmak değil. | Open Subtitles | ما يخصني هو قرائه الكتب حول هذا الهراء، ليس أن أكون فيه |
Ben de denizin altında Olmak isterdim. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي أود أن أكون فيه.. تحت البحر |
Nihayet, ortaya çıkıp gerçek ben Olmak için özgür hissettiğim bir yer buldum. | Open Subtitles | وجدتُ أخيراً مكاناً أستطيع أن أكون فيه حرّة لإظهار طبيعتي الحقيقية. |
Çoğu zaman evde olup da orada Olmak istemediğim anlar oluyor. | Open Subtitles | أوقات كثيرة عندما أكون بالمنزل ولا أريد أن أكون فيه. |
"Sadece Olmak istediğim yerin kelimesini söyledim." | Open Subtitles | لقد قلت كلمة المكان الذي أريد أن أكون فيه |
Doğru yerde Olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا في المكان الذي أريد أن أكون فيه. |
Bende öyle Olmak istiyorum. | Open Subtitles | إنه المكان الذي أريد أن أكون فيه |
Buralarda yokken, Olmam gereken yerin burası olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | بينما كنت راحل، أدركت أن هذا هو المكان الذي أريد أن أكون فيه. |
Hoşgörülü Olmam gereken zamanlarda, çok anlayışsız biriydim. | Open Subtitles | كنت صارماً في الوقت الذي يجب أن أكون فيه لطيفاً |
Buraya geleceğim aklıma gelmezdi ama şu an burada Olmam gerekiyor. | Open Subtitles | إنّه ليس المكان الذي ظننتُ أنّي سأنتهي فيه، لكنّه المكان الذي يجب أن أكون فيه الآن. |
Sonra ben kabine toplantısı, kalp ameliyatı, bulunmak zorunda olduğum roket test uçuşu gibi bir şeyler uydurup daireden sıvışır ve bir daha seni aramam. | Open Subtitles | ثم أختلق إجتماع ما لمجلس الوزراء، جراحة قلب إختبار للصاروخ الذي يجب أن أكون فيه انسحب بهدوء وأخرج من الشقه ثم لا أعاود الإتصال بكِ أبداً |