Sizi temin ederim ki evrenin bir film müziği var, ve bu müzik uzayın kendi içinde çalınmaktadır. Çünkü uzay bir davul gibi titrer. | TED | أود أن أقنعكم أن الكون له صوت، و أن هذا الصوت يغنى على الفضاء نفسه. لأن الفضاء يتذبذب كالطبل. |
Elimizdeki ipuçlarından biri evrenin zamanla değişiyor olması. | TED | عندنا دليل كبير واحد و هو أن الكون يتغير مع الزمن. |
Bu, erken evrenin rastgele seçilmediğini gçsteren bir ipucu. | TED | إنه دليل على أن الكون البدائي لم يتم إختياره عشوائياً. |
Onları özleyeceğimi biliyorum ama bence evren isteklerine tepki veriyor. | Open Subtitles | أعلم أنني سأفتقدهم. ولكن أعتقد أن الكون يتجاوب مع أمانينا. |
Bu sorunun yanıtı şu, evren karmaşıklık oluşturabilir, ama bunu epey zorlanarak yapar. | TED | حسناً، يبدو و كأن الجواب هو، أن الكون يمكنه أن يخلق تعقيداً، لكن بصعوبةٍ بالغة. |
Bu une benziyor, evren bir kutu dolusu gaz gibi sonsuza dek devam edecek. | TED | فما يعنيه ذلك هو أن الكون كصندوق من الغاز يدوم للأبد. |
Genç evrende entrpğinin düşün olması genç evrenin aslında çok düzenli olmasından kaynaklanıyor. | TED | حقيقة أن إنتروبيا الكون كانت منخفضة كانت إنعكاسا لحقيقة أن الكون كان في غاية التجانس. |
Bu nedenle bazıları evrenin ileride içine çökerek küçüleceğine inanıyorlardı. | TED | بعض الناس إعتقدوا أن الكون سوف يعود و ينهار في المستقبل. |
Kendisi yaşadığımız evrenin matematiksel olarak çok zarif olduğunu iddia ediyor. | TED | يدعي أن الكون الذي نعيش فيه راقي رياضيًا جدًا. |
Şimdi gözlemlenebilir evrenin yaklaşık 100 milyar galaksi ve her galaksinin de 100 milyar yıldız içerdiğini biliyoruz. | TED | ولقد علمنا الآن أن الكون يتكون من 100 بليون مجرة والتى يمكننا رؤيتها، وكل مجرة من تلك المجرات بداخلها 100بليون نجم. |
İzafiyet ve kuantum mekaniği sanki bize evrenin sıkıcı bir yer olması gerektiğini gösteriyor. | TED | تقترح النسبية وميكانيكا الكم أن الكون يجب أن يكون مكانا مملاً. |
Bu, çoklu evrenin var olmadığı anlamına gelmiyor. | TED | ذلك لا يعني أن الكون المتعدد لا وجود له. |
İşte bu evrenin görebildiklerimizden fazla boyutu olmasına dair bir açıklama. | TED | هذا شرح لكيفية أن الكون قد يحتوي على أبعاد إضافية أكثر مما نراه. |
Yani, her ne kadar evren sonsuza dek sürse bile evrende ortaya çıkma ihtimali olan şeylerin sayısı sonsuz değil. | TED | فإذن و بالرغم من أن الكون يدوم للأبد ، يوجد عدد محدود من الأشياء التي من الممكن أن تحدث في الكون. |
Antik Yunanlıların harika bir fikri vardı: evren basittir. | TED | كان لدى اليونانيين القدماء فكرة عظيمة، هي أن الكون بسيط. |
Teorinin belirttiği şeyi gördü -- evren sabit değildir. | TED | أصبح بإمكانه رؤية ما تنطوي عليه النظرية، وهو أن الكون ليس ثابتًا. |
Fermi'nin mantığı, yanlış izah edebilecek olsam da, şuydu: evren o kadar uçsuz bucaksızdır ki; oralarda bir yerde zeki bir yaşam formu bulunmalıdır. | TED | من وجهة نظر فيرمي , قد أعيد صياغتها بشكل سييء, أن الكون واسع جدا ولهذا السبب يجب أن يكون هناك حياة ذكية في مكان ما فيه |
evren, inanılmaz derecede büyük olduğu için, bu araştırmada bize yardımcı olacak bir aracımız var, bu bir anlamda bir zaman makinesi. | TED | في الواقع لدينا أدوات لتعيننا في دراستنا هذه وهي حقيقة أن الكون هائل جدا كأنه آلة زمن على نحو ما. |
Biliyoruz ki evren gördüğümüzden daha büyük. | TED | نحن نعلم أن الكون أكبر مما نستطيع أن نراه. |
20. yüzyılda evrenimizin genişlediğini ve güneş sistemimizin bu genişlemenin merkezinde olmadığını öğrendik. | TED | ولقد تعلمنا في القرن ال20 أن الكون يتسع وأن مجموعتنا الشمسية ليست مركز ذلك التوسع. |
Ama bugünlerde bir çok kozmolog uzayın sınırlı olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | ولكن الآن العديد من الفليكيين يعتقدون أن الكون له نهاية |
Bana göre, bu kainatın her şeyi yapabilme kapasitesini gösterir. | Open Subtitles | برأيي إنها تظهر أن الكون قادر على فعل أى شيء |