Ama zaman zaman, hep yanımızda olacaklarını düşündüğümüz insanlar bizi terk eder. | Open Subtitles | لكن قد يحدث بالحياة أن الناس الذين دائما يكونوا بجانبنا , يذهبوا |
Yani inanıyorum ki his ve hafıza üzerine çalışan insanlar bazen çocukluk anılarını neden sakladığımızı farketmezler. | TED | لذا أعتقد أن الناس الذين يدرسون الإحساس أو الذاكرة دون أن يدركوا لماذا نضع جانبا ذكريات الطفولة. |
Bu sorunlar, birçoğumuz gibi şehirlerde yaşayan insanlar gerçekten daha iyi iş yapmaya başlayana kadar çözülmeyecek. Çünkü tam bu anda çok iyi işler yapmıyoruz. | TED | والتي لن يتم حلها إلا لو أن الناس الذين يسكنون المدن، كمعظمنا، يبدأون حقًا القيام بعمل أفضل، لأنه حتي الأن، لم نقم بهذا العمل الجيد. |
Yani biz bu konuyu düşünmüyoruz, ama düşündüklerini sandığımız tüm o insanlar da düşünmüyorlar. | TED | إذا نحن لا نفكر حيال هذا الأمر، بل أن الناس الذين نتخيل أنهم يفكرون فيه هم لا يولون الأمر اهتمامًا حتى. |
Hiddetli cihadçılığa dâhil olan o insanlar, bu tür aşırılıklara boğulmuş o insanlar, herkesten çok da farklı değildirler. | TED | أن الناس الذين ينخرطون في الجهاد المسلح، أن الناس الذين تم جرّهم لهذه الأنواع من التطرف ليسوا مختلفين عن البقية. |
Şimdi size hikayesini anlatacağım insanlar yapmasaydı, başka birileri mutlaka yapacaktı. | TED | لو أن الناس الذين سأتحدث عنهم لو أنهم لم يفعلوها، لفعلها قوم آخرون |
Ben gördüm ki etraflarındaki sorunların farkına varmaya hazır olan ve bunun için plan yapanlar, hayatlarında daha fazla riske hatta iyi riske yer verebilen ve kötü riskle de baş edebilen insanlar oluyor. | TED | وجدت أن الناس الذين يلاحظون المشاكل ويخططون لها هم القادرون على تحمل الخطر والتعامل مع الخطر السيء. |
Çalışan insanlar, diğerlerine göre... daha dengelidir, sanırdım. | Open Subtitles | كنت أظن أن الناس الذين يعملون، يكونون أكثر اتزانا من الآخرين |
Bence bu uçan insanlar, hayranlık uyandırıcı. | Open Subtitles | أعتقد أن الناس الذين يقومون بالطيران رائعون تماماً |
Bunlar birlikte çalıştığım insanlar deli olduğumu düşünecekler. | Open Subtitles | أعني أن الناس الذين أعمل معهم سيعتقدون أنني مجنون |
İş bitiren türde insanlar, bazen laklak da yapar. | Open Subtitles | أن الناس الذين يسيرون لمجرد السير في بعض الأحيان يتكلمون فقط للكلام |
Beklediğinden başka bir şey olursa, ...insanlar birden bire üzülmeye başlar, ...detaylar fazla önemli olmaz. | Open Subtitles | شيء آخر تبحث عنه هو أن الناس الذين يبدون منزعجين جداً حول الأشياء التي تغيرت التفاصيل لا تهمهم كثيراً |
Ama geri dönerek yapacağımı yaptım ve sevdiğim insanlar hayatlarına devam edecek. | Open Subtitles | ولكنى كان لدى الفرصة لأعرف أن الناس الذين احب مضوا بحياتهم |
Bizim gibi insanlar kelimelere duygu katmazlar. | Open Subtitles | أن الناس الذين مثلنا لا يستطيعون استخدام الكلمات المناسبة للتعبير عن مشاعرهم |
Özellikle buradaki bütün insanlar bizim ne hakkında konuştuğumuzu öğrenmeden beni izliyorlar. | Open Subtitles | وبخاصة أن الناس الذين نتحدث عنهم موجودون في هذه البلدة ويراقبونني |
Görünüşe göre, itiraf ve rehberlik konusunda tek güvenilebilecek insanlar, yerel haber kanalınızdakiler. | Open Subtitles | يبدو الآن أن الناس الذين يمكن الوثوق بهم فقط في الاعتراف والإرشاد |
Ben buna inanmıyorum. Seni gerçekten seven insanlar bir elin parmağını aşmaz. | Open Subtitles | أؤمنُ فقط أن الناس الذين يحبونك يكونون بقربك دائماً |
İşin ilginç kısmı en güzel mutfağı olan insanlar mutfağı neredeyse hiç kullanmazlar. | Open Subtitles | الطريف حقًا أن الناس الذين يملكون أحسن المطابخ هم في الحقيقة من يستخدموها قليلًا |
Sorun şu ki, şu anda konuşmam gereken insanlar senin gibilerle konuşmuyorlar. | Open Subtitles | المشكلة هي أن الناس الذين أحتاج لأن أتحدث إليهم الآن، لايتحدثون إلى أشخاص أمثالك. |
Bana bak. Tanıdığın insanlar da başkalarını tanıyor. | Open Subtitles | انظري إلي وستعلمين أن الناس الذين أعرفهم بدورهم يعرفون أشخاصاً آخرين. |