"أن الناس في" - Translation from Arabic to Turkish

    • insanların
        
    Şehirdeki diğer insanların da onları gördüğü haberini aldık az önce. Open Subtitles لقد وصلتنا أخبار أن الناس في المدينة بدأوا فى رؤيتهم أيضا
    Los Angeles'taki insanların boş ve yüzeysel olduklarını söylemek istedim. Open Subtitles لقد كنت أقصد أن الناس في لوس انجلوس متكبّرين وسطحيّين
    Bu, Afrika'daki insanların artık yöneticilerinin yolsuzluklarına tahammül etmek istemediklerini gösteren bir hikayedir. TED هذه هي قصة عن حقيقة أن الناس في أفريقيا لم تعد على استعداد لتحمل الفساد من قادتهم.
    Hayatım boyunca bana söylenilenin aksine ilk elden insanların benim gibilerin hikâyelerini görmek istediklerini gördüm. TED رغم كل ما قيل لي طوال حياتي رأيت عن كثب أن الناس في الحقيقة كانوا يريدون رؤية قصص عن أشخاص مثلي،
    Aynı şekilde organik tarım hareketi ve çifçi pazarlarındaki patlamanın, insanların, yiyeceklerini, endüstriyel bir zaman çizelgesine bağlı olarak yemek, pişirmek ve yetiştirmekten kaçınma konusundaki çaresizliklerinin diğer göstergeleri olduğunu düşünüyorum. TED وأعتقد أيضا إن الازدهارالذي شاهدته حركة الزراعة العضوية و سوق المزارعين الناهضين يوضح حقيقة أن الناس في حاجة يائسة إلى الابتعاد عن الأكل والطبخ وزراعة طعامهم على حسب جدول زمني صناعي.
    Şehirlerdeki insanlar sifonu bir çekişlerinde kırsal kesimlerde yaşayan insanların iki günde alamadığı suyu harcıyorlar. TED أخبرني أن الناس في المدن بسحب المرحاض مرة واحدة يستهلكون من الماء مالا يحصل عليه الناس في المناطق الريفية في يومين.
    İnsanların daha açık görüşlü olması gerekiyor. Open Subtitles ظننت أن الناس في هذا العصر سينفتحون قليلاً.
    Umarım New York'taki arkadaşlarına küçük kasabalarda yaşayan insanların sandıkları kadar aptal olmadıklarını anlatırsın. Open Subtitles ..أتمنى أن تخبر أصدقائك في نيويورك أن الناس في المدن الصغيرة ليسوا مغفلين كما يظنون
    İnsanların bize ihtiyaçları olduğu ve bizim de bundan mutlu olabildiğimiz gerçeği gibi. Open Subtitles .. مثل حقيقة أن الناس في حاجة إلينا لذا يمكننا أن نكون سعداء بهذا
    Güzel, ama Afrika'daki insanların bu kıymetli küçük taşlar yüzünden bok içinde yaşadığını saymazsak. Open Subtitles ظريف، ما عدا حقيقة أن الناس في أفريقيا يُقاسونَ الأمرين بسبب تلكَ الأحجار النادرة
    Nuh'un Tufanına kadar insanların yaklaşık 1000 yıl yaşadığını fark ettiniz mi? Open Subtitles هل تعلمون أن الناس في عهد نوح عاشوا حوالي ألف سنة؟
    Göründeki insanların bu zamandan olmadıklarını söyledin değil mi? Open Subtitles قلت أن الناس في رؤياك لم يبدوا من هذا الزمن، صحيح؟
    Los Angeles'taki insanların kusursuz ve zayıf olduklarını söylediğimde buradakilerin şişman ve çirkin olduğunu imâ etmek istemedim. Open Subtitles عندما أقول أن الناس في لوس انجلوس مثاليين ونحيفين لم أقصد أن أشير أن الجميع هنا سمين وقبيح
    Komadaki insanların yine de duyabildiklerini söylüyorlar. Open Subtitles يقولون ان أن الناس في الغيبوبة قادرون على السماع
    Biliyor musun, Şehrin bu kısmında yaşayan insanların... çok daha mutlu ve iyi olduklarını düşünürdüm. Open Subtitles أتعلم لقد كنت أؤمن أن الناس في هذا الجزء من البلدة أكثر سعادة ، و أفضل
    Çünkü bu insanları ülkeye soktuğunda evrak işlerini halleden insanların hayatının riske girmesi an meselesiydi. Open Subtitles لأنه مرة حصلت على مشروع قانون أن الناس في الدول، أنها مسألة وقت فقط قبل القضاء على أنه كل شخص التعامل معها الأوراق.
    Bakanlık olarak insanların güvenliği için elimizden geleni yapıyoruz. Open Subtitles مكتبي ونبذل كل ما بوسعنا للتأكد من أن الناس في امان.
    Uzay istasyonundaki insanların her 92 dakikada bir yeni bir gün doğuşu izlediklerini biliyor muydun? Open Subtitles أكنت تعلم أن الناس في محطة الفضاء يرون غروب شمس كل 92 دقيقة؟
    20'lerinde olan insanların daha çok üretken olduklarını görüyoruz, bunları ergenlik çağındakiler takip ediyor, ve ardından da 30'undakiler, ve bu noktadan sonra tükeniyor. TED نرى أن الناس في أعمار العشرينيات أكثر إنتاجاً، يعقبهم المراهقون، وبعد ذلك الناس في الثلاثينيات، وينخفض الأمر بسرعة من هناك.
    İlk olarak eğlence amaçlı bir uyuşturucu olarak kullanılıyordu. Ta ki doktorlar insanların eterin etkisi altındayken yaralandıklarını bazen fark etmediklerini anlayana kadar. TED كان يعرف ك"مخدر ترفيهي" حتى بدأ الأطباء يدركون أن الناس في بعض الأحيان لم يلاحظوا الإصابات التي تلقوها تحت التأثير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more